Kadınlar Kedilerini Neden Eşlerinden Daha Çok Seviyor?

Kadınlar Kedilerini Neden Eşlerinden Daha Çok Seviyor?

“Kedici olmak aşkın başka bir yüzünü keşfetmektir” Kedici Olmak isimli kitabı kaleme alırken bu cümle en sevdiğim başlıklardan biri olmuştu. Malum kedici olmak için kadın olmak gerekmiyor ama Kedici kadınların sayısının da erkek kedicilerden çok daha fazla olduğu kimsenin itiraz edemeyeceği bir gerçek. Ayrıca kadınlar bence duygularını ifade etmekte erkeklere göre çok daha cesurlar. Birçok erkek eşine ben kedimi senden daha çok seviyorum demez, diyemez, cesaret edemez. Nerden mi biliyorum şimdilik kendimden ve yakın çevremden. En azından Kedici Erkeklerin de dahil olduğu yeni bir bilimsel çalışma yapılana kadar…

Son yıllarda kadınların eşimden çok kedimi seviyorum cümlesi artık sosyal medyada bir espriden öteye geçti. İşin içinde kedi varsa şaka bile ciddi bir gerçeğe dönüşüyor olabilir. Çünkü bilimsel araştırmalar, kadınların kedilerle kurduğu bağın erkeklerden farklı ve daha güçlü olduğunu söylüyor.

Çeşitli çalışmalar, kadınların erkeklere kıyasla daha fazla evcil hayvan sahibi olduğunu ve özellikle kedileri tercih etme olasılıklarının yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Dahası, kediler de bu yakınlığa karşı boş değil. Gözlemler, kedilerin kadın sahiplerine daha çok seslendiğini, daha uzun süre göz teması kurduğunu, onlara daha sık yanaştığını gösteriyor. Yani mesele tek taraflı platonik bir sevgi değil, karşılıklı bir aşk var.


Bilimin Söyledikleri

2003’te Turner ve arkadaşlarının yaptığı bir araştırma, Kedi–Kedici ilişkilerini incelemiş ve kadınların kedilerle daha yoğun etkileşim kurduğunu saptamıştı. 2011’de Wedl ve ekibinin 41 kedi ve onlara tutku ile bağlı kedici yaptığı gözlem çalışması ise bunu daha net ortaya koydu: Kediler kadınlara daha çok yaklaşma davranışı gösteriyor, daha sık etkileşim başlatıyor. Özellikle dışa dönük kadınlarla genç ve enerjik kedilerin ilişkileri çok daha güçlü.

Daha yakın tarihlerde Xu Zhang’ın yürüttüğü bir anket çalışması (2024, Preprints), kadınların kedi sahipliğine daha yatkın olduğunu ve motivasyonun en önemli ayağının “duygusal destek” ihtiyacı olduğunu belirledi. Bu, kedinin sadece bir evcil hayvan değil, aynı zamanda psikolojik bir dayanak noktası olduğunu doğruluyor.

Buna ek olarak, kedi sahipliği ile kişilik özellikleri arasındaki bağ da incelenmiş. Paluska’nın araştırması (2018) kadınların daha yüksek empati, duygusal duyarlılık ve düşük risk alma eğilimleriyle kedi sahipliğine daha çok yöneldiğini ortaya koydu. Kedilerin yuvarlak yüzleri, iri gözleri ve bebeksi görünümleri Lorenz’in “baby schema” teorisini hatırlatıyor (ki önümüzdeki günlerde yazmayı planladığım bir başka konu). Bu özellikler kadınlarda koruma ve bakım dürtüsünü daha güçlü tetikliyor olabilir.

İlginç bir bulgu da bizi çok kıskanan Almanya’dan geliyor. Schulz ve arkadaşlarının yaşlı yetişkinlerde yaptığı çalışmada, köpek sahipliği genelde özsaygıyı artırırken, kadın kedi sahiplerinde özsaygının biraz daha düşük ifade edildiği görülmüş. Bu, kedinin sağladığı sevginin yanı sıra toplumsal algı, yalnızlık ya da sosyal beklentilerin de işin içinde olduğunu gösteriyor. Yani kedi sevgisi tek başına huzur değil, bazen de başka sosyal ve psikolojik dinamiklerin yansıması olabiliyor.


Kadın – Kedi Bağının Ardındaki Nedenler

Kadınların empati kapasitelerinin erkeklerden yüksek olduğu bilinen bir gerçek. Kediler ise en küçük duygusal ipuçlarını bile yakalayan canlılar. Kadının şefkat eğilimiyle kedinin duyarlılığı birleştiğinde bağın güçlü olması kaçınılmaz. Üstelik kediler, köpekler gibi sürekli dışarı çıkarılmaya ihtiyaç duymadan bağımsız yaşayabilen ama aynı zamanda ilgiye açık hayvanlar. Modern şehir hayatında bu özellik kadınlar için büyük avantaj.

İlişkilerde duygusal tatminsizlik yaşandığında kediler, güvenli bir liman haline geliyor. Çünkü kediyle ilişki beklentisiz, çatışmasız ve tamamen şefkat odaklı. Bu yüzden “eşten çok kediyi sevmek” ifadesini çok da abartmamak,  erkekleri de daha fazla alındırmamak lazım.  Aslında bu durum insana yöneltilen sevgiyle kıyaslanamaz; farklı türden, daha yalın bir huzuru anlatır.


Toplumsal Dönüşümün İpucu

Bugün kadınların bağımsızlaşması, yalnız yaşamayı daha rahat tercih etmeleri, evcil hayvanlarla kurdukları bağı daha da güçlendiriyor. Kediler artık sadece evcil hayvan değil; evin sırdaşı, stresin panzehiri, sosyal hayatın sessiz tamamlayıcısı. Sosyal medyada “eşimden çok kedimi seviyorum” cümlesinin sıkça karşımıza çıkması tesadüf değil; bu, aynı zamanda toplumsal değişimin de küçük bir göstergesi.

Sonuçta mesele, kadınların gerçekten kedilerini eşlerinden daha çok sevip sevmedikleri değil mesele, kedilerin sunduğu huzurun, çoğu zaman insan ilişkilerinden daha saf, çıkarsız ve daha tatmin edici olması. Kedicilerin yıllardır bildiği bu gerçeği artık bilim de söylüyor. Günlük hayatta ve sosyal medyada da bunu sıklıkla gözlemliyoruz.

Kedici sevgi ve saygılarımla

Dr.Tarkan Özçetin

15/09/2025

Keditörün Önerisi

Lemurlar

05.10.2021

Lemurların, nesli tükenmekte olduğu için sayısı oldukça az ama bir o kadar da kıymetlidir. ...

Sezgin Kaymaz ile Söyleşi

02.07.2020

“Okuyan toplumların evinde daha çok hayvan var, daha hoşgörülü, daha barışseverler ve ...

Kediler Alemi

5 Tekir Kedi Türü

21.10.2022

İnsanlar kedilerin çoğuna tekir cinsi derler. Ancak tekir bir kedi cinsi değil, üzerinde ...