The Guardian: Sokak hayvanları kültürünün ayakta kalmasını sağlamak gerek

The Guardian: Sokak hayvanları kültürünün ayakta kalmasını sağlamak gerek

Uzun yıllar İstanbul'da yaşayan yazar Alexander Christie-Miller, sokak hayvanları düzenlemesine dair tartışmaları The Guardian için yazdı: Yüzyıllar boyunca sokak hayvanları Türk kültürünün bir parçası oldu. Gerçek ilerleme, bu kültürün hayatta kalmasını sağlamak olacak. 

Neredeyse hiç kimseyi tanımadığım ve bilmediğim bir dille boğuştuğum 2010 yılında İstanbul'a ilk taşındığımda, beni yeni hayatıma ilk çeken sokak köpekleri oldu. Yaşlı bir Alman çoban köpeği olan Chico ve labrador kırması Herkül, apartmanımın yakınındaki bir köşede yaşıyorlardı. Halk onları besliyordu ve hayretler içinde öğrendim ki bazıları köpekler hastalandığında ya da yaralandığında veteriner masraflarını karşılamak için bir araya geliyordu. Onları her gün selamlamak bir ritüel haline geldi ve ödül maması almak için ilk kez bir evcil hayvan dükkanına gittiğimde, yarım yamalak Türkçemle "köpekler için ama benim köpeklerim için değil" diye açıkladığımda, dükkân sahibi bundan daha doğal bir şey yokmuş gibi "A sokak köpekleri için" diye yanıt verdi.

Sokak hayvanlarının şehir yaşamına kabul edildiği ve sosyalleştiği bu kültür, yüzyıllardır İstanbul'a gelen ziyaretçileri büyülüyor. imdi hükümet, ülkedeki tahmini 4 milyon sokak köpeğini toplayacak ve 30 gün içinde sahiplenilmeyenleri itlaf edeceği tartışılan bir yasa önerisini tartışıyor.

Belki de dünyadaki tek ülke

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen ay "Hiçbir gelişmiş ülkede olmayan bir sokak köpeği sorunumuz var" diyerek köpek nüfusunda, saldırılarında ve kuduz vakalarında dramatik bir artış olduğunu söyledi. Erdoğan haklı, zira bu tartışmanın başka bir gelişmiş ülkede, hele hele yerel yönetimlerin sahipsiz sokak köpeklerine yedi gün sonra ötenazi uygulayabildiği ve güvercin pisliğinin bile tahammül edilemez görüldüğü için şehir binalarının etrafına kuş kapanları yerleştirilen İngiltere'de yaşanmasını hayal etmek mümkün değil.

Buna karşılık Türkiye, 2004 yılında bizzat Erdoğan tarafından kabul edilen bir yasa sayesinde, sokak hayvanlarının sokakta yaşama hakkına sahip olduğu belki de dünyadaki tek ülke. Bu yasa, sosyalleşmiş sokak hayvanları nüfusunu koruyor. Osmanlı döneminde bile Türklerin sokakları paylaştıkları hayvanlara karşı gösterdiği özen, ülkeye gelen hemen her Avrupalı ziyaretçinin anlatılarında dikkat çekiyor. 1550'lerde İstanbul'a gelen diplomat Ogier Ghiselin de Busbecq, köpeklerin bir tür "kamu malı" olduğunu yazmıştı ve sokaklarda kurulan su yalaklarını ve kulübeleri, insanların onları beslemesi için et parçaları satan satıcıları anlatmıştı.

Ancak Osmanlı İmparatorluğu rakip Avrupalı güçler karşısında geriledikçe hem yabancılar hem de Osmanlı reformistleri köpekleri daha geniş bir geri kalmışlığın sembolü olarak görmeye başladı. Jön Türkler'in kurucu üyelerinden Abdullah Cevdet, 1908'de İstanbul'un köpeklerine karşı yazdığı bir makalede "Böyle bir ülkenin sakinleri nasıl ve hangi gerekçeyle medeni milletlerin kardeşliğiyle yüzleşebilir?" diye soruyordu. Cevdet'in hareketi kısa bir süre sonra imparatorluğun kontrolünü ele geçirdiğinde, binlerce köpek toplanılıp ıssız bir adaya atıldı ve şehrin tarihinin en kötü şöhretli köpek itlafını gerçekleştirdiler.

Hükümetin şu an tartıştığı önerinin sonuçlarının da böyle acımasız olması muhtemel. Türkiye'deki sokak köpeği nüfusunun son yıllarda sürdürülemez bir şekilde arttığına ve tehlikeli sokak köpeklerinden oluşan büyük grupların şehirlerin etrafında dolaştığına dair kanıtlar bulunuyor. Ancak hükümet, kısırlaştırma kampanyaları ve evcil köpeklerin terk edilmesini engellemek için rutin olarak çip takılması gibi daha ılımlı nüfus kontrol önlemlerini hayata geçirmek için az da olsa çaba gösterdi.

Köpek sorunu Türkiye'deki kültür savaşlarının bir başka tartışma noktası haline geldi ki bu yine ironik bir durum, çünkü ben de sokak köpeği kültürünün bir toplumu bir araya getiren bir şey olabileceğini gözlemledim. Beni İstanbul'un mahalle hayatına sokan köpeklerdi ve birkaç yıl sonra bir hayvan barınağında gönüllü olarak çalışırken, oraya gelen insanların toplumunun her kesiminden olduğunu gördüm. Düşünülenin aksine Türkiye'nin sokak hayvanı kültürü, saygı duymamız ve uyum sağlamamız gereken daha geniş, insan dışı bir dünyanın parçası olduğumuz konusunda bir farkındalık yaratıyor. Gerçek ilerleme, bu kültürün hayatta kalmasını sağlamak ve ondan daha geniş dersler çıkarmak olacaktır.

16/07/2024

Keditörün Önerisi

Kediler Ve Rüyaları

02.11.2021

Uyurken hızlanan göz hareketleri, çıkardıkları ilginç sesler, seğiren bıyıkları ve ...

Kara Kedi Sendromu

12.11.2021

Tıpkı siyah köpekler gibi, siyah kediler de evlat edinilmekte zorlanıyorlar. Birçok barınak ...

Kedi Ve Müzik

12.09.2021

Müzik açıkken, kediler bu durumdan rahatsızlık duyar mı? Ya da müzik onları rahatlatır ...

Kediler Alemi

Kedili Hapishane

07.06.2023

Patili can dostlarımız bizlerin en büyük destekçisi denilebilir. İyileştirici yanları, ...

Kedinizin Ağız Hijyeni

15.11.2021

Kedilerin ağzını temiz tutmak gerçekten önemlidir, aksi takdirde plak ve bakteri birikebilir ...

TAT MI KOKU MU?

16.07.2023

TAT MI KOKU MU? Kediler benzersiz burunlara sahiptir. Hatta öyle ki her kedinin burnu birbirinden ...

Kediler Neden Masaj Yapar?

19.05.2023

Şunu söylemeliyiz ki kediniz size masaj yapıyorsa çok şanslısınız. Çünkü kediler ...

Tokyo’nun Dev Kedisi

09.07.2021

Tokyo’da Shinjuku Tren İstasyonu’ndan çıkanları meydandaki gerçekçi dev Calico kedi ...

İlginç Kedi Davası

17.03.2023

ABD'nin Bellevue kentinde yaşayan bir kadın, bir başkasının mülküne izinsiz girdiği ...

Kediler Ve Akan Sular

15.12.2022

Kediler için akan su güven verir. Akan taze suyu, minik dostlarımız lıkır lıkır içerler. ...

Kedi Nefesi - Ferhan Yüksel

04.05.2020

Yeryüzündeki bütün hayvanlar gibi kediler de diyafram nefesi ile solurlar. Ömrümüzün ilk ...