Karoş

Karoş

Doktorum “Alma” demişti. “Onun sorumluluğunu kaldıramazsın, zaten yeterince problem var hayatında.”

Dinlemedim...


Üniversitedeyken annemle babam ayrıldı. Annem Ankara'ya taşındı abimin yanına, babam Bodrum'da kaldı. Ben de yurtta. Okul bitince nereye giderim ne yaparım diye düşünürken, babamın yanına Bodrum'a gitmeye karar verdim. Sorumluluklar, problemler, yeni hayata alışma, gelecek kaygısı falan derken bir kaç ayı geçirdim. Bu sırada sorunlarımı daha kolay atlatabilmek için doktor desteği almaya devam ettim. Doktoruma, hayvanlara karşı aşırı bir hassasiyetim olduğundan, evde bir hayvan beslemek istediğimden bahsediyordum, babamın kesinlikle istemediğinden de tabii... “Bu sorumluluğa gerek yok önce biraz kendini toparla” dedi. Ama hayvanların benim için çok önemli olduğunu, yalnızlığımı sadece onlarla paylaşabileceğimi, onlarla aramda özel bir bağ olduğunu anlamadı, herkes gibi... Veteriner bir aile dostumuz sayesinde babamı ikna ettim ve aramalara başladım. Arkadaşlarıma, veteriner kliniklerine, barınaklara haber bıraktım. En sonunda bir arkadaşım oturduğu sitede yavru kedilerin olduğunu ve büyüdüklerinde sokağa bırakılacaklarını söyledi. Hemen gittik. Vardığımızda 5-6 yavru koştur koştur oyun oynuyordu. Önce bir dişi, dünyalar güzeli bir yavru aldım kucağıma ama hemen kaçmak istedi. Sonra küçücük boyu, kocaman yeşil gözleri olan, kapkara bir yavru çarptı gözüme. Öyle sempatikti ki anlatamam. Kara kedi uğursuzluk diyen herkese inat aldım o kara kediyi kucağıma. O en büyük uğurum olacak benim, dedim içimden. Hemen sarıldı bana. Patileriyle oyunlar yaptı. Bende aldığım gibi eve getirdim. Ama içimde bir huzursuzluk vardı. Kardeşleriyle öyle mutluydu ki acaba ona kötülük mü ediyorum, kendi isteklerim yüzünden bencilce davranıp onu mutsuz mu ediyorum, dedim. Anneden ve kardeşten ayrı kalmanın ne demek olduğunu öyle iyi biliyordum ki, bunu bir canlıya yaşatmam haksızlık olurdu...

Eve geldik güzelce yıkandık, kurulandık, yemek yedik. Sonra bir baktım yanımdan ayrılmıyor. Evi benimsemiş, tuvaletini bile balkona çıkıp yapıyor. Allahım, dedim sanırım başardım. Ona sevgi ve güven verdim, onu mutlu ettim galiba. Çok sevdiğim bir arkadaşımın kedisi vardı Karamel ama Karoş derdi. Ben de Karoş koydum adını adaş olsunlar diye hem bizimki gerçekten karaydı :)

İlk zamanlar evden kaçmaya çalışmasını önemsememiştim ama sonra bu çok sık olmaya başladı. Kaşla göz arasında kayboluyor ama biri görüp de “Karoş hadi eve” dediğinde hemen eve geliyor. Yani farkettim ki benim minik oğlum meraktan deliriyor.

Zaman geçiyor, Karoş büyüyor, surat ifadesi bile değişiyordu. Biz bu süreçte öyle iyi iki arkadaş olduk ki görenler hayrete düşüyordu. Bir kere kesinlikle ayrı yerlerde oturamayız, uyuyor bile olsa uyanır ben nereye oturduysam oraya gelir. Ellerime dokunmadan duramaz, elimin üstüne yatar ve avucumun içine kafasını yerleştirip uyur, bende uyku sunu bölmemek için bazen saatlerce kıpırdamam. Saatlerce oyun oynar, şekilden şekle girer, yorulunca da yere yatardık yani ben yere o da benim üstüme :) Karoş yemek yerken özellikle sevdiği birşeyse bu “nım nım nım” der. Buna önce kimse inanmadı ama şahit olunca şok geçirdiler :) Normal bir kedi gibi uyuduğunu hiç görmedim, ben nasıl uyursam o da öyle uyuyor ama tek bir fark var o biraz horluyor :)))

Ama geceleri zorlanıyorum bazen, kulağımın dibinde mırlıyor sürekli bilinçli yaptığından şüphe ediyorum :) Saç diplerime tırnaklarını geçirir, tam uykuya dalacakken tuvaleti gelir, en sonunda sabaha karşı kafamı kask misali sarar ve uyur. En çok şaşırdığım şey ise onunla konuşuyor daha doğrusu anlaşabiliyor olmamız. Ses tonundan ne demek istediğini anlarım. Şimdi 1. yaşına girmek üzere, 1 Nisan’da koca bir adam olacak..

Bu zamana kadar öyle çok şey yaşadık ki keşke hepsini anlatabilsem. O benim herşeyim, en iyi arkadaşım, dostum, bebeğim, hayatımın neşesi ve ilacım oldu. Doktoruma söylemedim bir kedi sahiplendiğimi, bir süre sonra da gitmeyi bıraktım zaten. Çünkü Karoş beni iyileştirdi, hayata bağladı. Beni çıkarsız sevdi, hayatın özünü öğretti bana. Hayatımız binbir türlü komikliklerle devam ediyor ama artık o daha özgür. Arkadaş edindi, çevreyi öğrendi canı istediği zaman balkona tırmanıp eve giriyor. Onu sokağa atmadım sadece özgür yaşamasına fırsat verdim. Karnı doyuyor, arada bir (hiç istemese de) yıkanıyor. Yani tam bir kediye göre yaşıyor, canı nasıl isterse...

Son olarak söylemek istediğimiz birşey var tüm kedicilere, sevin, sadece sevin herşeyi ama herşeyi sevin. Sevgi her kapıyı açan sihirli bir anahtar... Köpeklere selam verin, kedilerin kafasını okşayın, kuşlara ekmek atın, karıncalara yol verin...

Sevgiyle kalın.

27/03/2021

Keditörün Önerisi

Kediler Alemi

Kediler sahiplerini korur mu?

25.04.2024

Korumacı evcil hayvanları dendiğinde aklımıza ilk olarak hiç kuşkusuz köpekler gelir. Ancak ...

Kediler Ve Rüyaları

02.11.2021

Uyurken hızlanan göz hareketleri, çıkardıkları ilginç sesler, seğiren bıyıkları ve ...

Antik Mısırda Kedi Olmak

19.07.2023

Antik Mısırda Kedi Olmak Kedilere duyulan sevginin, onlara verilen değerin izlerini sürmeye ...

Bin Yıllık Kedi Mumyası

29.03.2022

Tarihi kültürel zenginlikleriyle Kapadokya'ya açılan kapı olan ve Orta Anadolu ve ...