KEDİLERİN ÖMRÜNÜ İKİ KATINA ÇIKKARACAK PROTEİNİ BULAN PROF. TORU MİYAZAKİ KEDİCİ DERGİSİNE KONUŞTU

KEDİLERİN ÖMRÜNÜ İKİ KATINA ÇIKKARACAK PROTEİNİ BULAN PROF. TORU MİYAZAKİ KEDİCİ DERGİSİNE KONUŞTU

Genel Yayın Müdürümüz Veteriner Hekim Dr. Tarkan Özçetin, Kedici dergisinin Türkiye’deki okuyucuları için tüm dünyada kedilerin yaşam süresini iki katına çıkaracağı ifade edilen AIM proteinini bulan Prof. Dr. Toru Miyazaki ile Japonya’daki laboratuvarında bir araya gelerek AIM proteinini ve kedilerin yaşam süresine yapabileceği katkıları konuştu. Toplamda üç bölüm halinde yayınlayacağımız röportaj serimizin ilk bölümü yayında.

Veteriner Hekim Dr. Tarkan Özçetin, ilk bölümde AIM proteini ile tanışma hikâyesini anlatıyor ve kendisini daha yakından tanımak için Prof. Dr. Toru Miyazaki’ye sorular yöneltiyor.

Prof. Miyzaki, AIM proteini ile kedilerde böbrek hastalıklarının önlenebileceğini, hatta yaşam sürelerinin uzayabileceğini ifade ediyor ve ekliyor: “Bu araştırmalar, kediler için bir çığır açtı ve dünya genelinde kedi dostlarımız için umut ışığı oldu.” 

1.      BÖLÜM: KEDİLERİN ÖMRÜNÜ UZATACAK PROTEİNİ BULAN PROF. TORU MİYAZAKİ KİMDİR?

Toru Miyazaki ismini duymam bundan yaklaşık 3 yıl öncesine dayanıyor. Daha doğrusu ilk duyduğum şey AIM isimli bir protein olduğu ve bu proteinin kedilerin ömrünü 2 katına çıkaracağıydı. Haber Japonya’dan geldi, Japonya’da yaşayan bir Türk vatandaşından. Tahmin edeceğiniz üzere kendisi bir Kedici. Yeri gelmişken biz Kediciler arasında adı konulmamış global bir ağın varlığından da sizleri haberdar etmek isterim. Kediciler, teknolojinin ve sosyal medyanın katkısı ile bu ağ sayesinde bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Benim de bir şekilde dahil olduğum bu ağ sayesinde kedilerle ilgili dünyadaki gelişmelerden anında haberdar olabiliyoruz.

Benimle paylaşılan haberde Japon bir profesörün kedilerin ömrünü 2 katına çıkaracağını yazıyordu. Hatta mucidi olduğu ürünün kedi ömrünü 30 yıla çıkaracağını iddia ediyordu. İlk başta çok inandırıcı gelmedi. “Asparagas bir haberdir”, diye düşündüm. Ancak diğer taraftan içimde bir merak da uyanmadı değil. İşin içinde hem Japon hem de profesör olan biri vardı. Alelade birisi olmadığı kesindi. Başladım araştırmaya. Profesör ile ilgili Batılı nerdeyse hiçbir kaynağa ulaşamadım. Daha doğrusu “Nature Medicine” gibi saygın bilimsel dergilerde onlarca makalesi, yüzlerce atfına rağmen Batılı medyada ilginç bir şekilde sadece yüzeysel haberler yapılmıştı.

Buluşu ile ilgili de birkaç sosyal medya hesabı dışında doyurucu bilgi yoktu. Merakım gittikçe arttı. Bu aşamada kırk yıllık dostum devreye girdi. Kendisi Türkiye’de Japonya denince akla gelen ilk isimlerin başında. Onun sayesinde Japon profesör ve mucidi olduğu ürün ile ilgili araştırmaları Japonya'daki bağlantılar ve Japon kaynaklarından yapma imkânı buldum. Araştırdıkça merakım artıyor, merakım arttıkça araştırmaya devam ediyordum. Gerçekten Japon profesör devrim niteliğinde bir protein, daha doğrusu amino asit keşfetmişti. Şu an için sadece kediler üzerinde çalışıyor olabilir ancak gelecekte tüm insanlığın kaderini değiştirecek bir buluştan bahsediyorum.

Ön çalışmalar bitmişti. Bundan sonraki hedefim Japon profesör ile iletişime geçmek ve Kedici dergisi için bir röportaj yapmaktı.  İşin en zor kısmı meğer burasıymış. Uzun süre yazıştım, bekledim hatta taciz bile ettim denebilir. Bilenler bilir Japonlar kolay iletişime geçilebilen insanlar değil. Her şeye şüpheyle yaklaşıyorlar ve birisine güven duymaları zaman alıyor. Son ana kadar pes etmedim, Türkiye’deki Kediciler ve kediler için uğraşmaya değerdi ve nihayet Toru hocayı röportaj vermeye ikna ettim.

Röportajın girişi biraz uzun oldu ama yazmaya kalksam röportajın hikayesi, kendisini bile geçebilirdi. Bu arada yoğun programı nedeniyle öyle saatlerce röportaj yapamadığımı da belirtmeliyim. Kendisi hakkında Japon medyasında çıkan haberleri kullanma izni ve daha geniş zamanda ikinci bir röportaj sözü alarak konuşmaya başladık.

Toru Miyazaki kimdir? Doğduğunuz günden bugüne sizi tanıyabilir miyiz?

Japonya’nın Nagazaki Eyaleti’ne bağlı Shimabara Şehri'nde, 1962 yılında dünyaya geldim. Ailem, uzun yıllardır eczacılık sektöründe faaliyet gösteren bir aileydi. İlk yıllarda, aile işini devralmayı düşünüyordum. Ancak kaderin bana hazırladığı yol oldukça farklıydı. Tıp eğitimi aldım; fakat asıl ilgim, hastalıkların ardındaki nedenleri ve çözümleri araştırmak oldu. “Tedavi edilemez” denen hastalıklarla karşılaştıkça, klinik tıbbın ötesine geçip, temel bilimler alanına yöneldim. Tokyo Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra, kendimi immünolojiye adadım.

Kariyerimin dönüm noktası, 1992’de Fransa’ya giderek Louis Pasteur Üniversitesi’nde araştırma yapmamla başladı. Orada edindiğim deneyimler ve buluşlar, benim için büyük bir ilham kaynağı oldu. O yıllarda, bağışıklık sisteminin nasıl işlediğine dair pek çok bilgi kazandım. Bu bilgiler ışığında keşfettiğim Apoptosis Inhibitor of Macrophage (AIM) proteini, hayatımın en büyük buluşlarından biri haline geldi. Bu protein, vücutta biriken atıkları temizlemeye yardımcı oluyordu ve zamanla hastalıkların tedavisinde büyük bir umut kaynağı olarak ön plana çıktı.

Yıllar sonra, AIM’in kediler üzerindeki etkilerini araştırmaya başladım. Japonya'ya döndüğümde fark ettim ki, kedilerde AIM’in işlevi, insanlardaki kadar etkili değildi. Bu yüzden böbrek hastalığı kedilerde çok yaygındı ve çoğu kedi bu hastalığa yenik düşüyordu. Bu gözlem beni harekete geçirdi. Kedilerde böbrek sağlığını iyileştirecek bir tedavi geliştirmek için çalışmalara başladım. Zamanla, AIM proteinini kedilere uyumlu hale getirdik ve bu sayede kedilerde böbrek hastalıklarının önlenebileceğini, hatta yaşam sürelerinin uzayabileceğini gördük. Bu araştırmalar, kediler için bir çığır açtı ve dünya genelinde kedi dostlarımız için umut ışığı oldu.

Tabii, bu yolculuk kolay olmadı. Araştırmalarımı yurt dışındaki çeşitli üniversitelerde sürdürdüm. Hem Amerika hem de Avrupa’da birçok bilim insanıyla iş birliği yaptım. Fransa’daki Louis Pasteur Üniversitesi’nden sonra İsviçre’de Basel İmmünoloji Enstitüsü’nde araştırmalar yaptım. Daha sonra Amerika’ya, Texas Üniversitesi’ne giderek burada çalışmalarımı devam ettirdim. Her bir görevim, bana yeni bakış açıları kazandırdı ve keşiflerimi daha ileri taşıdı. Ancak nihayetinde memleketime, Japonya’ya geri döndüm ve Tokyo Üniversitesi’nde çalışmalarımı yoğunlaştırdım.

Bugün, AIM Tıbbi Araştırma Enstitüsü’nü kurarak bu alanda daha özgürce çalışmaya ve kediler için başlattığım projeyi insan sağlığına yönelik tedaviler geliştirmek için genişletmeye devam ediyorum. Yıllardır “tedavi edilemez” denilen hastalıklar üzerine çalışarak hem insanlara hem de hayvanlara bir umut ışığı sunmayı başardık. Bu yolculuk hâlâ devam ediyor ve her gün yeni bir keşif yapmanın heyecanını yaşıyorum. Bilime olan tutkum ve her canlıya bir faydamın dokunmasını istemem, beni bu yolda ileriye taşıyan en büyük motivasyonum.

12/11/2024

Keditörün Önerisi

Kedilere Layık Unvanlar

02.10.2021

Kediler cins ve karakter özellikleri bakımından birbirlerinden farklı canlılardır. Her ...

Kediler Alemi

Beyaz Saray'a Kedi Geliyor

28.11.2020

ABD’de 3 Kasım tarihindeki başkanlık seçimlerinde ipi göğüsleyen Demokrat aday Joe Biden ...

Kedilerin Dünyası

13.05.2022

Kediniz sabah erken alarm görevi ile sizi uyandırdı, biraz kendini sevdirdi ve mama istiyor! ...

İlginç Kedi Davası

17.03.2023

ABD'nin Bellevue kentinde yaşayan bir kadın, bir başkasının mülküne izinsiz girdiği ...

KORKULU RÜYA YIKANMAK!

06.08.2023

İstisnalar haricinde kedicikler yıkanmayı pek sevmezler. Açtıkları bir musluk karşısında ...