
Manyetik Alan Tedavisi - Umut Fikret Korkmaz
26.06.2021Magnetoterapi yani manyetik alan terapisi Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp Ulusal Merkezi (NCCAM) ...
Bir yok oluş, bir yok ediş öyküsü
Anadolu Leoparı'na ilk bilimsel “Felis tulliana” adı, 1856'da Fransız zoolog M. A. Valenciennes tarafından, Klikya Valisi'yken Anadolu Panteri ile ilgili ilk bilgileri derleyen Romalı Marcus Tullius Cicero'ya ithafen verilmişti. “Tullius” ismi Anadolu'nun panterine giderken “Cicero” ismi de Ankara'nın köstebeğine, ikinci dünya savaşındaki asrın casusu İlyas Bazna'ya takılacaktı.
Anadolu panterleri, Ege Bölgesi, Toros Dağları, Köroğlu Dağları'nda doğal yaşamlarını sürdürmeye çalışırlardı. Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde ise boyutları daha küçük olan İran Parsı (Panthera pardus saxicolor) yaşardı. Sonuncusu Şubat 1970'te Hakkari / Uludere'de Şehit Şen tarafından vuruluncaya kadar Anadolu'da kaplan da (Panthera tigris virigata) yaşardı. Prof. Dr. Turhan Baytop'un araştırması ve bulguları, Nihat Turan'ın “Türkiye'nin Memelileri” kitabında da yer almış; bu son Hazer Kaplanı'mızın kuyruğunun Iraklı bir aşiret reisine kamçı olarak kullanılması için satıldığı belirtilmişti. Şu anda son kaplanımızın postu kuyruksuz olarak Ali Üstay Kolleksiyonu'nda bulunmaktadır.
Hitit Kabartmaları'nda bile yer alan Anadolu'daki aslanların sonuncusu ise 1890'da vurulmuştu. Aslanımız gibi “çita”mıza da Anadolu'nun 20. yüzyılını göstermemiştik.
Yirminci yüzyıl boyunca pek çok Anadolu Panteri avcılar tarafından kaplan kapanlarına düşürülerek ya da domuz avında kullanılan şevrotinlerle (dokuz bilya/buck-shot) acımasızca öldürülüp, avcıların omuzlarında, fotoğraf makinalarına verilen pozlarda yer almışlardı.
Zaten 5 Mayıs 1937'de çıkan Kara Avcılığı Kanunu'nda leoparlar her vakit avlanılabilen “zararlı memeliler” arasında yer almaktaydı. Uludere'de öldürülen son kaplanımız da bu zararlı memeliler kapsamındaydı.
Kuşadası'nın güneyindeki Dilek Yarımadası'ndan, Ağrı'ya tüm Anadolu, sayısı oldukça azalmış panterlerine dar edilmişti. Kiminin postu bir hanıma kürk olsun, beyninin altındaki omuzlarını ısıtsın diye Sirkeci'deki hanlarda pazarlanıyor, kimininki dibinde okeye dönülen bir kulüp lokalinin duvarına dekor oluyor, kimininki kendisini Hacı Bektaş'ta kader ortağı başka bir Anadolu Panteri postunun yanında, kimi kendisini Ege Üniversitesi'nin Doğa Tarihi Müzesi'nde, kimisi Diyarbakır Ana Jet Üssü'nde buluyor, kimisi de oradan oraya dolaştırılırken murdar oluyor, çürüyüp gidiyordu.
Ama hiçbir avcı Anadolu Panteri'nin nesline Mantolu Hasan'ın verdiği zararı veremedi. 1930-1950 yıllarında İzmirli avcı Hasan Bele, tek başına yaklaşık on beş panteri öldürdü. Bu sayı, Atatürk zamanında Ankara'ya gelen ve Türkiye'de zoolojinin kurucusu olarak bilinen ve panterin Anadolu'daki dağılımının haritasını yayınlayan Doktor Hans Kumerloeve'nin “Türkiye'nin Memeli Hayvanları” araştırmasında da elli olarak belirtilmekteydi.
Mantolu Hasan vurduğu panterlerin postlarını gövdesine pelerin gibi dolayarak dolaşırdı. Bu katliam ancak devrin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün kendisine bir çifte verip, bir daha panter vurmama sözü almasıyla son bulmuştu.
Anadolu Panteri'nin bugüne kadar doğada canlı olarak çekilebilmiş tek fotoğrafı 1949'da, Malatya / Gölbaşı'nda, mülteci Alman bilim adamı Prof. Dr. Curt Kosswig tarafından çekilmiştir.
1946'da Cafer Türkmen tarafından çekilen panter fotoğrafı, İzmir Hayvanat Bahçesi'ndeki Zoza'nın fotoğrafıdır.
Prof.Dr. Curt Kosswig, Manyas Kuş Cenneti'ni, 1 Nisan 1938'te eşi Leonore ile ilk keşfeden ve buraya “Kuş Cenneti” adını veren araştırmacıdır.
Daha sonra, kalan bir avuç Anadolu Panteri;
12.02.1967'de Ali Çalayır tarafından Bolu / Seben İlçesi'nde vurularak,
Ocak 1969'da Hatay / Samandağ'da eşeğini parçaladığı bir köylünün, eşek leşinin üzerine döktüğü zirai ilaçla zehirlenerek,
1970'te Kars / Karakale Köyü'nde vurularak öldürülmüş.
Son olarak da 1972'de Ağrı Dağı'nda ve Eskişehir Çatacık'ta (Mihalıççık) görülmüştü.
Ve gelindi 17 Ocak 1974'e;
Beypazarı'nın Bağözü Köyü'ne...
17 OCAK 1974 / SON PATİ İZİ
Bağözü Köyü, Beypazarı'na 12 km uzaklıkta, Nallıhan yolundan kuzeye ayrılarak ulaşılan okulu, sağlık ocağı, PTT acentesi, kanalizasyonu bulunmayan; köylülerinin ekip biçtikleriyle kıt kanaat geçinip gittikleri yoksul bir köydür.
17 Ocak 1974 sabahı, Havva Köksal dere yatağı boyunca aşağıdaki bahçelere yer elması toplamaya gidiyordu. Önden yürüyen kocası ve kayınbabası gözden kaybolmuşlardı. Şimdi dozerle doldurulmuş olan, o zamanki dere yatağında kocaman, benekli bir kedi yatıyordu.
Havva hayatında ilk defa böyle bir hayvan görürken, belki Benekli de hayatında ilk defa bir insan görüyordu. Benekli, Anadolu'da görülen son Anadolu Panteri'nden başkası değildi.
Otuz yıl aradan sonra, Mehmet Ertüzün'le birlikte 11 Mart 2004'te Havva Köksal'ı ziyarete gittiğimizde bize büyük karşılaşmayı anlatmıştı.
- Şöyle uzun kuyruklu upuzun “bir şey”, orada yolun kıyısında yatıyordu. Onu görünce geri geri gitmemle şak deyip kuş gibi üstüme konması bir oldu. Kolumdan tuttu silkeledi; gözlerimi açtığımda yanımda köpek oturağı gibi oturuyordu. Yine gitmişim kendimden. O sırada odundan Süleyman geliyormuş onu görünce kaçmış...
Benekli dört beş metre uçup, Havva'nın kolunu kaptığında, o silkelemede kol kırılmıştı. Ama bir gerçek daha vardı, Benekli'nin öldürme amacı yoktu, baygın Havva'nın yanı başına oturup beklemeye başlamıştı. (Leoparlar yalnız yaşayan, gece hayvanlarıdır; iki yılda bir, genellikle de Ocak ve Şubat aylarında çiftleşirler. Avlarını boynuzluysa boğazından, boynuzsuzsa ensesinden ısırarak öldürürler. 17 Ocak'ta, gündüz vakti, yerini yurdunu terk edip dolaşıyor ve dibinde savunmasız yatan insanı öldürmüyor olması, kendisine aştan ziyade eş aradığını düşündürmektedir).
Benekli’nin Ölümü
Benekli “insan”la karşılaşmış, hayatı kaymış, oradan oraya kaçmaktaydı. Karşıdaki sırta gidip bir çoban ve köpeklerini görünce geri dönüyor, geldiği yolu bulmaya çalışıyordu.
Ahmet Çalışkan müthiş bir avcıydı. “Kapı” denilen, vahşi hayvanların geçiş yapacağı yolakları iyi bilirdi. Benekli'nin geçebileceği kapıyı tahmin edip, kargaların da telaşlı iniş çıkışını gözleyip, köyün yukarılarındaki Kızıl Meşe Mevkii'nde pusuya yatmıştı.
Ve yanılmamıştı; Benekli can havliyle kapıdan geçerken Ahmet Çalışkan 1980 sonrası devlete teslim edeceği mavzerini (Mauser) doğrultup atışını yapıyor, yüz elli metreden Benekli'yi vuruyordu.
Artık yaralı panter kaçmaktan, izini kaybettirmekten vazgeçmiş, can havliyle Ahmet Çalışkan'a doğru koşmaya başlamıştı.
Benekli can çekişirken, yanına oturup onu sevmeye başlamıştı. Hala bilemiyordu; neyin nesiydi bu alacalı hayvan? Ahmet Çalışkan 1994'te astımdan ölmeden önce şimdi Bağözü Köyü'nün muhtarı olan oğlu Zekeriya Çalışkan'a o anki tarifsiz hüznünü anlatacaktı.
Beypazarı’ndaki Post Kavgası
Daha sonra Benekli'yi bir cipe atıp Beypazarı Devlet Hastanesi'ne götürmüşlerdi. Benekli'nin gelişi belediye hoparlöründen halka ilan edilmiş, hastane meraklılarla dolup taşmıştı.
Bir doktor, hanımı için Benekli'nin kürkünü isteyip, köylülere:
- Bu artık hastanenin malı oldu... Deyip, köylüler de itiraz edince:
- Sizi kuduz açısından karantinaya tabi tutacağız... Denmiş; köylüler de:
- O zaman ziyarete gelen bütün Beypazarı halkını karantinaya mı tabi tutacaksınız? diye sormuşlardı.
Böylece Benekli'ye Ankara'daki Veteriner Bakteriyoloji Enstitüsü'nün yolu, köylülere de ifade verme yolu görünmüştü. Enstitüde sadece panterin beyni incelenebilmiş, onun da tertemiz olduğu ortaya çıkmıştı. Bu arada avı serbest olan Anadolu Panteri'nin koruma kapsamına alınabilmesi için dergilere yazıyor, belki de bu yazışmaların tuzuyla 1987'de Merkez Av Komisyonu Kararları'nda ıskalanan Anadolu Panteri Avı yasağı, otuz milyara varan para cezalarıyla resmen yasaklanıyor, bu toprakların emaneti, gecikmiş olarak koruma altına alınabiliyordu.
“Maden Tetkik ve Arama” Günleri
Bu konu gazetelerin ön sayfalarında yer alınca, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (o zamanların Genel Direktörlüğü), müzesine koyabilmek için Bağözü köylülerine 4000 lira vererek Benekli'yi almıştı. İnsana rastlayıp, canından olduktan, nesli kuruduktan sonra da Benekli'nin başına gelmedik kalmamıştı. Beyni, Enstitü'de deney farelerine yedirildikten sonra getirildiği MTA'da soğuk hava dolabı olmadığı için, kış şartları da göz önünde bulundurularak, (tahnit için İzmir'den eksper gelinceye kadar) iki bina arasındaki bağlantı köprüsü üstünde bekletilmişti.
Müzeye konmak için tahnit işlemi sırasında postu boraksla ovalanmış, kemikleri de ilerideki araştırmalarda kullanılmak üzere gömülmüş, daha sonra gömülen yer unutulmuş, tahmin edilen yerin üzerine de daha sonra bir bina yapılmıştı.
1974 şartlarında tahnit için yapay hele leopar gözü bulunması mucize gibiyken aranan bir çift göz MTA'dan Ergun Kaptan'ın bireysel çabalarıyla Orman Bakanlığı mühendisi Nihat Turan'dan bulunmuş, gözün teki elden ele dolaşırken düşürülüp lavabonun altında bir yerlerde kaybolmuştu.
Yıllarca MTA'nın ilk Tabiat Tarihi Müzesi'nin alt katında terfi edilmeyi bekleyen Benekli, 2003 yılında yeni müze binasındaki mekanına taşınmıştı. Ancak insan eli bir kez değmişti, artık hiç de Havva Ana'nın hayatını bağışlayan Benekli gibi bakmıyordu.
ANADOLU'DA PANTER KALDI MI?
Bizce sayıları çok az da olsa kaldı. Bu konuda yapılan çalışmaları açıklamanın mahzurları da var; çünkü elde edilen bilgiler doğrultusunda bazı insafsız eli tüfeklilere hedef göstermiş de olabiliriz. Ancak bulunabilmesi koruma altına alınabilmesi de bilginin paylaşılmasından ve kalabalık bir ehil ekip çalışmasından geçiyor.
Bunun için de geniş bir alana foto-kapanlar yerleştirilmesi gerekiyor. Foto-kapanlar, deklanşörleri harekete hassas fotoğraf makinaları; önlerinden geçen her hareketli cismin fotoğrafını çekiyorlar. Böylece bir kuyruk da çekilse arama sahası daralmış oluyor. Panter tespit edildiği zaman dart ile vurulup uyuşturulması gerekiyor. Daha sonra da varsa diğer bireylere ulaşmak için boynuna verici tasma (transmitter collar) takılması gerekiyor.
Moğol Amerikan Kar Leoparı Projesi kapsamında, şu anda Gobi Çölü'nün neresinde Kar Leoparı (Uncia uncia) var, boyunlarına takılmış verici tasmaların günde iki defa uydulara gönderdiği bilgi ile herhangi bir internet kafeden dahi takip edilebiliyor.
Benekli'nin gerçek bir Anadolu Panteri değil, bir kordiplomatın Afrika'dan getirttiği bir panter olduğu, daha sonra besleyemeyince Polatlı'da bir çiftliğe bıraktığı, çiftlikten kaçarak Bağözü'ne geldiği, yani MTA müzesinde bulunan panterin Anadolu Panteri olmadığı iddiaları da ortaya atıldı. Bir başka iddiaya göre de Benekli'miz o yıllarda yavruyken Hayvanat Bahçesi'nce Ankaralı bir zengine verilmiş ve Ankara Çubuk ilçesindeki çiftliğinden kaçmış ithal bir Afrika Leoparı'ydı. Ancak hem Hayvanat Bahçesi'nin böyle bir uygulaması olamazdı; hem de Türkiye Biyolojisi'nin değerli bilim adamı Prof. Dr. Ali Demirsoy'un ifadeleriyle, MTA beneklisi kuyruk uzunluğu ile birlikte iki metre otuz santimetreye ulaşan boyu ve yaklaşık yüz kilo ağırlığıyla yavruluktan yeni çıkmış bir panter olmadığı, en az on yaşında- bu toprakların bir panteri olduğu anlaşılıyordu.
(http://www.ergir.com/ali_demirsoy_gercek_sarac.htm).
Günümüzde, Anadolu memeli faunasında az sayıda karakulağa ve vaşağa rastlanabilmektedir. Ancak Havva'nın kolundaki izler, bu toprakların ilk sakinlerinden Anadolu Panteri'nin son pati, son diş izleridir.
Kemiklerini kaybettiysek de elimizdeki diğer doku örnekleri, ilerideki DNA elektroforezi ile yapılacak karşılaştırmalı genetik çalışmalarda bize ışık tutacaktır.
Şu anda Termessos'tan, Dilek Yarımadası'na kadar pek çok yerde bireysel ya da WWF gibi kuruluşların araştırmaları sürmektedir.
Cemal Gülas'ın Kaçkar dağlarında müthiş bir özveriyle yaptığı çalışmalarda bulduğu izlerin 15 santimetre çapında, 10 santimetre derinliğinde oluşu; bu izin daha küçük yapıdaki Panthera pardus saxicolor'a ait olmayıp, Panthera pardus tulliana'ya ait olduğu ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Cemal Gülas, yanından ayrılmayan gerçek kurt Dost'un da uyarmasıyla, ormanın derinliklerine kaçıp kaybolan bir panteri andıran görüntüleri küçük kamerasıyla kaydedebilmiştir.
Şimdilerde TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Enstitüsü'nün, Linux işletim sistemini ülkemizde yaygınlaştırma projesinin bir ürününe Pardüs adı verilmişken, Pardüs'ün ta kendisi de bulunup ait olduğu topraklarda yaygınlaştırılmalıdır.
5 Haziran 2002 tarihinde PTT Genel Müdürlüğü, Dünya Çevre Günü nedeniyle Benekli'mizin de yer aldığı bir blok pul çıkarmıştır.
Anadolu’muzun Panteri'nin kendisi de elbet bir gün ya da bir gece karşımıza çıkacaktır; ancak bunun için bizim de yaşamını Tanzanya'daki Serengeti Milli Parkı'ndaki araştırmalara adamış; kurduğu daimi çadır köyde hayvanların gizemli dünyalarını belgelemiş Hugo Van Lawick gibi bilimin gönül adamlarına gereksinimimiz vardır.
Magnetoterapi yani manyetik alan terapisi Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp Ulusal Merkezi (NCCAM) ...
Doraemon bir Japon çizgi roman – manga serisi olarak Fujiko F. Fujio (asıl adı Hiroshi ...
Hayatı bir hayvanla paylaşanlar veya onlarla zaman geçirenler ile geçirmeyen insanlar arasında ...
İzmir depreminde enkaz çalışmalarını sürdüren AKUT, ekibin K-9 arama köpeği ‘Bob’ ile ...
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? - Merhaba ben Serjen Altuğ. Love Different markasının ...
Kediler tuvalet kabını kullanmayıp, eve tuvaletlerini yapma gibi davranışlar ...
Bilim insanlarının "Kediler sahiden zeki hayvanlar mı?" sorusuna yönelik çalışmaları ...
ABD Başkanı Joe Biden ve First Lady Jill Biden, yeni bir kedi sahiplendi. Willow adı verilen ...
İyi bir yaşam herkes için güzeldir, herkes için haktır... Bir süre önce kentin ortasında ...
Rusya’nın başkenti Moskova’da sahipsiz kedilere ev sahipliği yapan çalışma ofisi "Kedi ...
Elimdeki yağlı boya kedi tablosunu usulca yana kaydırdım ve evdeki modeliyle şöyle bir ...
ABD'nin New York şehrinden sahibiyle İtalya'ya gitmesi gereken ancak kedi taşıma ...
Kedilerin vücudundaki en büyük organ aslında deridir. Kepekten de olumsuz etkilenebilir. ...
Son 6 aydır CHP Genel Merkez binasında görünmeyen Şero sevenlerini merak içinde bıraktı. ...
“İnsan Londra’dan bıkmışsa, hayattan bıkmış demektir” Bunlar, 1755 yılında ...
Kedilerin vücut dilleri onları ne zaman ve nasıl sevebileceğimiz ile ilgili önemli bilgiler ...
Sevgi, canlılara sunulmuş muazzam bir hediyedir. Amansız bir yaşam savaşının döndüğü bu ...
İngiltere’deki Leicester Üniversitesi’ndeki araştırmacılar kedi tüylerinden elde edilen ...
Ömürleri ortalama 5 yıl olan, 3 kalbi bulunan ahtapotlar hakkında bunları biliyor ...
İstanbul 30. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde daha önce görülmemiş bir dava gerçekleşti. ...
KISIRLAŞTIRMA OPERASYONU SONRASI KIZGINLIK BELİRTİLERİ Kedilerde kısırlaştırma ...
Yataktan uyuyamadığım için mi kalktım yoksa mutfakta beni bekleyen ay çöreğini yemek için ...
Kedilerin sevimli olduğunu inkar etmek mümkün değil. Yumuşak, sevimli, enerji doludurlar. ...
Sahipsiz sokak köpeklerine yönelik kanun teklifinin kabul edilmesiyle birlikte kamuoyunda, ...
Ev kedilerinde oluşan sağlık problemlerinin başında üriner sistem hastalıkları gelir. ...
Kediler hava değişimine karşı hassastır. Kulak zarı atmosferdeki basınç değişikliklerini ...
Dikkatli yaşamak, anın tadını çıkarmak ve saf, katıksız bir neşeyle eğlenmek, ...
Ev ortamı… Yuva… Koltuk takımları, yeni alınan incecik tül perdeler, kusursuz görünen ...
Anlaşılan kedilerimiz bizlerle iletişim kurmak için çabalıyor. Anatomik yapılarındaki bu ...
Ankara'nın Pursaklar ilçesinde hayvan sevgisini göstermek adına birçok önemli adım hayata ...
Siz yemeğinizi yerken kedinizin size duygu dolu bakması, vicdanınızı sızlatabilir. Kendi ...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu'nda ...