Nidelüm Âh Pisi Neyleyelüm Vah Pisi - Prof. Dr. Ahmet Özcan

Nidelüm Âh Pisi Neyleyelüm Vah Pisi - Prof. Dr. Ahmet Özcan

“Kedilere benzeyebilseydik keşke!” Sık sık böyle diyesi geliyordu, Göçmüş Kediler Bahçesinde, Bilge Karasu. Keşke benzeyebilseydik kedilere. Bunu açıkça söyleyemesek de keşke bir kedimiz olsaydı! demek daha kolay olurdu. Annemize küsüp, tüm şehri kendimize küstürdüğümüzde, aç karınlı yalnızlığımızı bastırabilmek için “Keşke bir kedimiz olsaydı”.   O zaman Sezen Aksu’nun dilinden kedisizliğin ızdırabı bir mırıltı olup kulaklarımızı tırmalardı. Sezen’in şarkısı kedisizliğin trajedisiyle tanıştırdı bizi. Annesine küsen çocuklar, Necip Fazıl’ın “çilekeş yalnızların annesi” olan kaldırımlarında yürürken, babalarına gerçeğini şaşırtan soruyu şair Necati Sarıca’nın diliyle sorarlarsa “Sokak kedilerinin annesi yok, kim verir ekmeklerini?” Çocuğun karnı mı açtır yoksa annesini mi özlemiştir? Böylece çocuk, keşke kedilere benzeyebilseydik demesine gerek kalmadan sokak kedilerinin yalnızlığında kendini bulur. Karnı açtır, annesine küsmüştür. Bir kedim bile yok çığlığını attığı zaman artık kedilere benzemiştir..

Nedense kedi imgesi benim zihnimde bir çocukla yan yana duruyor. Belki kendi çocukluğum; sahipsiz, ama özgür kedilerin sesine kulak verdiğimde, sokakların vahşetini, bir yavru kediyi kucağıma alarak hayallerimle susturabildiğim çocukluğum.  “Ahmak bir ayak ezmeden ve onun “en güzel çocukluğu” ahmak bir ayağın altında ezilmeden önce belki Asaf Halet Çelebi’ mutluydu. Ya Divan şairi Meali, kedisinin ölümünden önce ne kadar mutluydu?

Meali; 16.yüzyılın şairi. Kedilerinin, tarihî kediler olarak adlandırılabileceği bir çağın şairi. Yüzyıllar öncesinin. O, ölümünden büyük ızdırap duyduğu anlaşılan kedisi için yazdığı şiirinde, keşke kedilere benzeyebilseydik dememişti. Ölmüş kedisinin, kulağında kalan mırıltısında bir kedinin insana benzemek isteyen duasını duymuş gibi yazmıştı pisisine sıraladığı mısralarını. Yirmi bir bentten oluşan, insan gibi tasvir ettiği kedisi için yazdığı mersiye-i gurbesi gerçekten bir kedi içinse, şu soruyu sormak lazım “Acaba kediler için Meali’nin yazdığından daha güzel yazılı bir metin var mıdır?  Onun kedisi için ağıtı, sadece seher vaktinde uyanıp yüzünü yıkayan, aslan benzeri kedisinin ardından ah pisi vah pisiyle kalmamıştır. Şairin, ölüm oduyla yanıp vakitsiz giden pisisi, birdenbire insani özelliklerle canlandırılan bir kediye dönüşmüştür. Devir gaza devridir. Meali, kedi-fare mücadelesini gazi-kafir harbine benzetir. Onun kedisi, farelere karşı yaptığı savaşlarda kafirlerle savaşan gazilere benzer. Aynı zamanda ejderhalara attığı pençeleriyle anılan bir yiğit gibidir ve bahadır bir delikanlıdır. Aslanlarla kendi akranı gibi oynar, eğlenir. Tavukları, kazları yakalamak bir serçeyi tutmak kadar kolaydır onun için. Her sabah kalktığında elini yüzünü yıkar, onun temizlik sevdası kuyruğuyla evi temizleyecek kadar derindir. Kimi zaman aslan gibi kükrese de dosta düşmana karşı sesinin tonu aynı değildir. Gece ve gündüz miyavladığı güzel sesi, sanatçılarda bile bulunmaz cinstendir. Miyavlaması dinleyenlere bir musiki faslı gibi zevk verir. Onun güzelliği sadece sesinde değildir. Servi boyu, ela gözü, kara kaşı ve bir vaşağınkinden daha değerli kürkündedir. Meali’nin pisisinin gaddarlığı kafir sıçanlara karşıdır, ama merhametli karakteri onu, üzerindeki biti, kulağındaki keneyi bile incitmekten uzak tutmuştur. İyi huyludur, fakat kimseye eyvallahı yoktur. İmanlıdır, ahiret gününe dahi inanır. İbadetten geri kalmaz bazen tespih çeker, bazen zikir. Olgun, edepli, akıllı usludur. O ela gözlü bir bey gibidir, kedi deyip geçilmemelidir. Köpeği, çakalı yenebilecek güçtedir. Gerekirse yılanın ağzından kurbağayı kurtarır, kaplumbağayı fare gibi yuvarlamasını bilir.

Kedisinin özelliği çoktur, ama ne yapabilir ki Meali? Ölümü tatmak zorunda olan her canlı gibi o da birdenbire elden gitmiştir. Mealinin “ah pisi! vah pisi!” demekten başka çaresi kalmamıştır. Kedisine ah vah eden sadece Meali değildir. Köstebek bu benzersiz kedi için ağlamaktan kör olmuştur. Maymun, kurt, tilki hep şaşkına dönmüşlerdir. Onun ölümü sadece farelerin işine gelmiştir. Sonbahara denk gelen bir Recep ayında kedisinin ölümünden sonra Meali için artık dünyayı fareler sarsa, ortalığı kasıp kavursalar da önemli değildir.

Yukarıda kısaca özetlediğimiz mersiyenin aşağıda bazı bentleri verilmiştir. Mustafa İsen’in “Acıyı Bal Eylemek” (Ankara 1994) adlı eserinde bu mersiyenin tamamı bulunmaktadır. Meali’nin nasıl bir acı çektiğini mısralara yansıyanı kadarıyla bilebiliyoruz. Bu acı, bizim için bir kediye yazılmış kıymetli bir metin olarak, bal eylenmiş haliyle karşımızda duruyor. Şiir metni yukarıda özetlendiği için bugünkü dile çevirmedik. Esasında şiir estetiğini bozmamak için buna gerek duyulmadı yine de derginin gelecek sayısında şiirin tamamı ve bugünkü dile aktarılmış halinin verilmesi düşünülmektedir. Böylece kedi severler, kediseverliğin tarihine dair önemli bir metni tanımış olacaktır.

Çıkdun elden nidelim ansızın eyvâh pisi
Yandın ölüm oduna derd ile nâgâh pisi
Hasretâ şîr-i ecel buldu sana râh pisi
Nidelim âh pisi neyleyelim vâh pisi

Serçe tutar gibi tutardı tavukla kazı
Kendü akrânı gibi şîr ile ederdi bâzî
Niçe kâfir sıçan öldürmüş idi ol gâzi
Nidelim âh pisi neyleyelim vâh pisi

Gâh tesbîh geçürürdü gehî banlar idi
Âhiret korkusunu bilir idi anlar idi
Ebû Alî görse zekâsını anun tanlar idi
Nidelim âh pisi neyleyelim vâh pisi

Ağlamaktan ana gözsüz sepel oldı a‘mâ 
Kıldı maymûn tenini kanlu yaşı kızıl ala
Kurd u dilkü dağa düşdüler oluban şeydâ
Nidelim âh pisi neyleyelim vâh pisi

Derisi kakum u semmûr u vaşakdan yeğ idi
Râst idi hüsni gibi hulku dahi gökçeğ idi
Kedi sanman anı ol bir ala gözlü beğ idi
Nidelim âh pisi neyleyelim vâh pisi
Her seher kalkar elini yüzünü yur idi ol
Katı pâk idi ve her vech ile ma‘mûr idi ol
Kimse bilmezdi anun kadrini bir nûr idi ol
Nidelim âh pisi neyleyelim vâh pisi

Değme gûyendede yoğ idi anun âvâzı
Zühre işitse sadâsın bırağırdı sâzı
Hîç sevmezdi ne sûfîyi vü ne gammâzı
Nidelim âh pisi neyleyelim vâh pisi


Rûhu şâd ola ki incitmez idi kimesneyi
Ne gönündeki biti ne kulağında keneyi
Pâça ile başı hoş idi severdi teneyi
Nidelim âh pisi neyleyelim vâh pisi

Sever idüm ben anı cân ile mahbûb gibi
Her gice koyar idüm koynuma bir hûb gibi
Pâk iderdi ev için kuyruğu cârûb gibi
Nidelim âh pisi neyleyelim vâh pisi

Kurtarırdı yılan ağzına düşen kurbağayı 
Yuvalardı sıçan oynar gibi kaplumbağayı
Taşağı kılına saymaz idi dizdâr ağayı
Nidelim âh pisi neyleyelim vâh pisi

Kâmil idi hem edebli idi hem uslu idi
Âkil idi iyi soy idi kişi aslı idi 
Receb ayı idi vefât ettiği güz faslı idi
Nidelim âh pisi neyleyelim vâh pisi..

Şimdiden-gerü sıçan duta bütün dünyâyı
Gemüre hegbeyi çuvâlı dele torvayı
İnlede yohsulı ve yohsul ede hem bayı
Nidelim âh pisi neyleyelim vah pisi

17/03/2021

Keditörün Önerisi

Kediler Ağlar Mı?

08.06.2022

Kediler de tıpkı insanlar gibi duygularını belli etmek için birçok yöntem kullanır. ...

Hayvan Polisi Geliyor!

03.07.2020

“Çevre, Doğa ve Hayvan Koruma Şube Müdürlüğü”nün kurulması İçişleri Bakanı ...

Kediler Alemi

Uzay Gözlü Kedi Pico

13.02.2022

Norveç Ormanı kedisi Pico, trafik kazası geçirdikten sonra çaresiz ve yalnızdı, ancak ...

Kedilerin Mucize Patileri

12.08.2021

Dostunuzun bedenindeki en tatlı, en minik ve en mucizevi detaylardan biri olan patiler için sır ...

Engelsiz Yaşam

28.05.2022

Bazı kediler doğuştan, bazıları ise sonradan bir kaza veya travma sonucu meydana gelen ...

Kediler Ve Rüyaları

02.11.2021

Uyurken hızlanan göz hareketleri, çıkardıkları ilginç sesler, seğiren bıyıkları ve ...

Palyaço Balığı

12.09.2021

Kayıp Balık Nemo'dan tanıdığımız Palyaço balıklarının şaşırtan özellikleri olduğunu ...

Marianna Zampieri

22.02.2021

“Gelinler ve onların kedilerinin yer aldığı düğün sonrası fotoğrafları yakalayan ...