Atakum’da Bu Kış Kediler Üşümeyecek
07.12.2021Atakum Belediyesi, Atakum Kent Konseyi ve STK’ların iş birliği ile “Atakum’da bu kış ...
Hayvanlarla ilgili yayın yapan bir belgesel kanalında iki program izliyorum.
Birinde Amerika'da çitaların yaşadığı bölgeye yakın ve insanların sıklıkla gittiği bir yeşil alanda bir aile piknik yapıyor. Baba mangalı yakmış anne piknik masasını kuruyor küçük kızlar da bir kenarda oynuyor. Bir süre sonra küçük kız dolaşmak için ağaçların arasına dalıyor ve bir çitanın saldırısına uğruyor. Çığlıklarına yetişiyorlar ve küçük kızı yaralanarak kurtuluyor. Baba ile yapılan röportajda baba şunları söylüyor: “Bu bölge onların yaşam alanı ve yaşamak için yiyecek bulmak zorundalar daha dikkatli olmalıydık onların alanına giren biziz aslında kızım kurtulduğu için çok şanslı ve mutluyum."
Bir başka programda olay İsrailli leoparların yaşadığı bölgeye yakın bir kasabada geçiyor. Leoparlar yiyecek bulmak için ara ara kasabaya indiğinden herkes evini güvenlik altına alarak kapıları sıkıca kilitleyerek yatıyor. Tamam kasabada yaşayan ailelerden biri o gece bahçe kapısını kapatmayı unutuyor ve o gece uykusu tutmayan adam karanlıkta bazı sesler duyuyor yataktan kalktı an karşısında gördü büyük ve hırıltılı bir karartı oluyor. Bunun bir leopar olduğunu fark ediyor yataktan yavaş ya doğruluyor belki bölge koşullarına adapte olmuş olmanın verdiği deneyimle leopar ensesinden kollarıyla kavrıyor hayvanı bacaklarının arasına alıyor eşine sesleniyor ve yetkilileri arıyorlar. Gelen yetkililer ne yapıyor? Leoparı alıyorlar muayenesi yapıldıktan sonra yaşadığı bölgeye geri bırakılacağını belirterek veterinere götürüyorlar. Veteriner kontrolünde leoparın bir kemik hastalığının olduğu uzun süredir aç kaldığı ve bu yüzden kısmı beğenmiş olabileceği ve bu şekilde yaban hayatta yaşamını sürdüremeyecek belirtilerek görevlilerin kontrolünde doğal yaşam parkına alıyorlar. Doğal yaşam parkı denilen de gerçek anlamda bir doğal yaşam parkı. Leoparın evine girdiği adam şunları söylüyor: "Onu anlayabiliyorum, sonuçta açtı bir yiyecek bulması gerekiyordu. Burası onların da yaşam alanı daha dikkatli olmalıydık."
Bu programı izlerken ister istemez şu soruyu soruyorum kendime bu olaylar ülkemizde gerçekleşseydi ne şekilde sonuçlandırdı?
Bu sorunun yanıtını bulmak zor değil aynı şekilde sonuçlanma yazacağı aşikar. Bırakın çita leoparı hatta bırakın bir saldırıyı bir kedinin bir köpeğin varlığına dahi tahammül edilemeyen bir toplumda yaşıyoruz ne yazık ki. Günlük konuşmalarda her insan sevgi, hoşgörü, farklılıklara saygı, yaşam hakkı kavramlarını bir şekilde kullanır. Ancak bu kavramlar neredeyse her zaman insan üzerine kuruludur. İnsanları sevmek, onlara saygı duymak vesaire şeklinde dile getirilir. Bu dile getir işin ne kadarının hayata geçirildiği de tartışma konusudur.
Yukarıdaki programlarda aktarılan olaylarda yer alan kişilerin ekolojik sisteme ilişkin farkındalığa sahip ve yaşama hakkına saygı duyan kişiler olduğunu söylemek mümkündür. Bizim ülkemiz gibi ülkelerde bu resmin başka bir tarafındaki algı hakim olduğundan diğer canlıları yok etme güdüsü gelişmiştir ve bu doğal karşılanmaktadır. Birçok ülkede hayvan öldürmek ciddi hapis cezaları gerektiren bir suç iken Türkiye'de bu durum devlet eliyle dahi belediyeler aracılığı ile gerçekleştirilmekte bu şekilde hayvan katliamı örtülü olarak yasallaşmaktadır.
İzmir'de bir genç tarafından hunharca öldürülen ve bu kamera kayıtları ile belgelenen Yamuk kedinin hikayesini birçok kişi bilir, köpeğe tecavüz eden adamın 460 TL para cezası ile salıverildiğini birçok kişi hatırlar. Bu suçlar birçok ülkede ağır hapis cezalarına tâbidir.
İşte insan olmak ya da "insan olmak" kavramları burada ayrışmaktadır. Bir köpeğin yaşam hakkında saygıdan söz ettiğinizde insanların yaşam hakkına saygı var mı ki hayvanları olsun mantığı devreye giriyorsa insan olmak noktasında zayıf kanıyor demektir. Bu mantığın işlediği toplumlarda her türlü suç oranının diğer toplumlara göre daha fazla olduğu ve özellikle şiddet, tecavüz gibi suçları işleyen yetişkinlerin büyük oranının çocuklukta hayvanlara şiddet ya da tecavüz etmiş olduğu araştırmalara dayalı bilinen gerçeklerdir.
İnsanlık kavramının ikiye bölündüğü bir diğer nokta da yine yukarıda aktardığım programlarda belirtilen hayvanların yaşam hakkında saygıdır. Bir toplum ki, bırakın var olmak hakkında apartman kapılarının önünde mama ve su kabı görmeye, sokak köşelerine kartondan yapılmış 2 küçük ev görmeye tahammül edemediği gibi sanki hayvanlar kendilerinin yaşam alanını işgal etmiş cesine hoyratça bunları savuruyor. Gözünü kırpmadan o hayvanları tekmeliyor, yaralıyor, çöpe atıyor ya da öldürüyor. Bir başka zihniyet varlıklarından rahatsız olmuyor Ama onların insan eliyle beslenmesini benim sevmiyor doğal hayatında kendi yiyeceğini bulması gerektiğini düşünüyor. Şimdi birlikte düşünelim: Şu anda ülkemizde sokakta yaşayan hayvanlar doğal hayatlarında mı yaşıyor? İşgalci olan onlar mı?
Bir hayvan için doğal yaşam alanı demek; içinde doğup büyüdüğü, beslendiği, bağışıklık sisteminin o koşullarda geliştiği alan demektir. Düşünüldüğünde bu alanın yeşil alanları olması gerekir. Ancak insanoğlunun bilinçsizce doğayı katlettiğini yeşil alanları yok ettiğini ve bu canlıları betonların arasına mahkum ettiğini düşünürsek bu koşullarda sokakta yaşayan hayvanların kendi yiyeceklerini nasıl bulabilecekleri sorusu ne şekilde yanıtlanır? Bir canlının yaşam alanı yok edilip orada yaşamını sürdürmesi nasıl beklenir?
İşte bunu bekleyenler varlıklarına tahammül edebiliyor ama ne hali varsa görsün deyip onları yok sayıyor bekleme yani gözlerini kırpmadan sırf kendi orada onu istemiyor diye yok edebiliyor. Ama aynı insan hayvanat bahçesine yunus parkına ya da sirke gidip alkış tutabiliyor. İşte burada insanın kendisine “Ben ne yapıyorum?” sorusunu sorması gerekiyor. Çünkü toplumsal bilinç bunu gerektiriyor. Her işim bitti onlar mı kaldı, ben kendi karnımı doyurdum da onlarınki kaldı, gibi yaklaşımlar işleri daha da kötüleştirmekten öteye gitmediği gibi bu hayvanları yok saymak da insanın hayatını kolaylaştırmıyor.
Ekolojik sistemin katlederek egoları ile yaşamayı seçen toplumlar diğerlerinin yaşam hakkını gözardı etmek şöyle dursun, onların hayatta kalmaları için gereken her neyse yapmak zorundadırlar. İnsanoğlu onlara bunu borçludur.
İnsan TDK'nın da kapsamlı tanımında yer alan toplum halinde bir kültür çevresinde yaşayan düşünme ve konuşma yeteneği olan evreni bütün olarak kavgaya bilen bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirilen canlı olabildiğine gerçekten insandır.
Atakum Belediyesi, Atakum Kent Konseyi ve STK’ların iş birliği ile “Atakum’da bu kış ...
Siz kediciler! En son ne zaman sokaklarda yürürken müziğin ritmine kapılıp dans ettiniz? ...
İzmir depreminden sonra hayvanseverlerin akıllarında tek bir soru oluştu. Yaralanan ve kaybolan ...
Sokak hayvanlarına ötanazi yapılmasına yol açacak kanun olarak bilinen Hayvanları Koruma ...
2018, hiç de şekerleme yapmıyoruz! Pera Film yeni yıla hazır ve tüy yumağı dolu! Pera Film ...
Son genetik ve arkeolojik araştırmalar, ev kedilerinin düşündüğümüzden daha vahşi ...
Soğuk bir kış günü balkonuma gelmişlerdi. Balkon kapısının önündeki küçük bir bez ...
Kedi besleyen ve kedileri yakından tanıyan herkes bilir ki kediler en temiz canlıların ...
Habercilik, birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Bunun dışındaki her şey ...
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, sokak hayvanları için yakın zamanda bir ...
İnsan ve hayvanlardaki duygu benzerliklerinin karşılaştırıldığı deneyde, hayvanlarda ...
Kedici Dergisi olarak, hayvansever okurlarımıza bizi takip ettikleri için teşekkür ediyoruz. 3 ...
4 kulaklı doğan kedi büyük ilgi odağı oldu. Mavi Rus cinsi olan kedinin en yakın ...
Bugüne kadar yapılanlar, bugünden sonra yapılacaklar hiçbir şeye yaramadı, yaramayacak.. ...
Kedilerin ağzını temiz tutmak gerçekten önemlidir, aksi takdirde plak ve bakteri birikebilir ...
Kahramanmaraş merkezli iki büyük depreme Hatay'da yakalanan Azize Akın, sarsıntıdan önce ...
Karbonmonoksit zehri kokusuz, renksiz, tatsız bir gazdır. Bu, araba egzozunda ve yanlış ...
Tıpkı Fikret Kızılok’un şarkısındaki gibi: “Uyku kardeşim ver elini, usul usul damla ...
Tüm kedicilerin bildiği üzere kediler insanların gözlerine bakarak miyavlar ve birşeyler ...
Romanya 2013 yılında köpeklerin sokaklardan toplanmasını içeren yasayı onayladı. O dönem ...
ABD'nin 6 eyaletini 10 Aralık'ta tarihinin gördüğü en kötü hortum felaketlerinden biri vurdu ...
Herkesin bir evrimi var mı bu hayatta bilmem ama benim bir evrimim var. Kelimenin tam anlamıyla ...
Onlar tarih, bilim ve edebiyat dünyasına yön vermiş kediler... Ancak bu, hiç de umurlarında ...
Elimdeki yağlı boya kedi tablosunu usulca yana kaydırdım ve evdeki modeliyle şöyle bir ...
Dünya Hayvanları Koruma Topluluğu (World Society for the Protection of Animals – WSPA) 30 ...
İnsanlar gibi, kediler de geniş bir duygu yelpazesinde yaşar ve kaçınılmaz olarak kendilerini ...
Lakabı ‘siyah panter’ olan Bombay kedileri 1970’li yıllarda ortaya ...
Osmaniye’deki bir ilkokulda öğrenci ve öğretmenler tarafından bakılan Kraker isimli kedi, ...
Sincaplar omurgalı canlılardır. Ormanlık ve çalılık bölgelerde yaşarlar, bazen insanlar ...
Evcil dostumuz bazen çok düşünceli gözükebiliyor, ne düşündüğünü merak ediyorsanız ...
Bütün bir yaz balkon köşelerinde, pencere önlerinde yatıp yuvarlandık... Yazın o sıcak ...
Kedilerin içgüdüsel davranışları kadar psikolojik davranışları da vardır. Kediler bir ...
Kedici olmak gerçek kişiliğinizi ortaya çıkarabilir mi? Yeni araştırma; Kediciyseniz ...