Sardunya Sokağı Kedisi - Neslihan K. Tamyaman

Sardunya Sokağı Kedisi - Neslihan K. Tamyaman

Sevgili Günlük;

Sen gerçekten benim günlüğüm olacaksan benim kim olduğumu, ne zaman nerede nasıl doğduğumu falan da bilmek istersin herhalde... Kısaca bahsedeceğim. Uzun uzun yazmaktan hoşlanmıyorum, nihayetinde bir kediyim ben, güneş vurmuş temiz bir köşeye uzanıp yalanmayı tercih ederim aslında ama başladım bir defa sana yazmaya..

Beş kardeşten bir tanesiyim ben. Serin ve yağmurlu bir günde doğmuşuz biz.. Kendimiz hatırlamıyorduk elbette... Annemiz öyle söylüyordu.. Bir apartmanın arka bahçesine inşa edilmiş eşya deposu olarak kullanılan ufak bir kulübenin çatı aralığında açıldı hayata gözlerimiz. Annemiz oraya doğurmuş bizi... Aslında hayli pis bir yerdi ama sıcak ve kuruydu en önemlisi güvenli.... Ayaklanıp da dışarı kafamızı çıkartmaya başladığımız zaman annemizin ilk uyarısı saksağanlar olmuştu... Ne korkunç kuşlardı onlar öyle sipsivri gagaları ile üzerimize pike yaparak süzülüyorlardı ne zaman bizi fark etseler... Bir yakalanırsanız parçalarlar sizi demişti annemiz.. Takır takır ötme seslerini duyduk mu pırrr diye içeri çatı aralığımıza sığınıveriyorduk hemen... Artık 6 aylık bir kız oldum ama hâlâ hoşlanmıyorum ben saksağanlardan.. Güvercinler gibi değil onlar.. Daha hiç güvercin yakalamadım, ama sinsice pusuya yatıp onları dikizlemeye bayılıyorum.. Eminim bir gün başaracağım bir tanesini yakalamayı. Düşüncesi bile ağzımın suyunu akıtıyor doğrusu miyumm..

Aslında sokaklarda birlikte yaşadığımız hayvanları öldürmek o kadar da cazip değil ama açlık bir kediye neler neler düşündürür işte. Hem bizim doğamızda var bu avlanma içgüdüsü, elimizde değil...

Kediler kuş tuttu mu insan denen ve çok komik bir şekilde iki ayağı üzerinde yürüyen o canlılar çok kızıyorlar.. Oysa bizi tekmeleyip, iteleyip, kovalamak yerine iki lokma yiyecek verip karnımızı doyursalar zarar vermeyiz biz kuşlara...

Amaaan nasıl da dağıtıverdim konuyu, kendimden söz ediyordum. Çatı aralığından çıkıp bahçeye inip oynamaya başladığımız zamanlar ne kadar da mutlu olduğumu hatırlıyorum.. Kardeşlerimle alt alta üst üste boğuşmanın zevki paha biçilemezdi doğrusu... Ta ki o çipil gözlü sarı kafalı çocuk beni kucaklayıp bilmediğim bir yere götürene kadar... Yemek verecek zannedip koşturmuştuk çocuk pisi pisi pisi diye seslenince, Doğduğumuz çatı katının olduğu bahçeye penceresi bakan evdeki kız çocuğu hep bizi çağırıp mama verirdi, alışmıştık pisi pisi diye davet edilmeye... Çipil gözlü sarı kafalı çocuk çağırınca da koşa koşa gitmiş, mırıl mırıl sürünmüştük bacaklarına.. kardeşlerim uyanık davranıp ortada mama falan olmadığını anlamış pırr diye kaçıvermişlerdi, ben de tam kaçıyordum kuyruğumdan tutuvermişti çocuk.. Nasıl da yanmıştı canım... Sıkı sıkı tutmuş kucağında, hızla uzaklaştırmıştı beni evimden.. Bebeciktim o zaman, çok hızlı atmıştı kalbim pıt pıt pıt pıt.. Nasıl da çok korkmuştum... Bir binaya sokup beni, bir odaya kapatmıştı.. korkuyla oraya buraya koşup miyavlamaya başlayınca birden kapı açılmış karşımda şişman kocaman bir kadın belirmiş, beni görünce avazı çıktığı kadar bağırmıştı çipil gözlü, sarı kafalı oğlana;

⁃ “İğrenççç, çabukkk çabuk at bu pis şeyi evden.. Ayyy delirteceksin sen beni “ diye..

Hepten korkmuş bir köşeye sinip kalmıştım... Oğlanın gözünün içine bakıyordum, şişman kadını dinlesin de beni bıraksın ben de koşup annemi kardeşlerimi bulayım diye..
Oysa oğlan da kadından beter başlamıştı bağırıp ağlamaya...

⁃ “Bana neee.. benim bu benimmm” diye..


En sonunda kadın hışımla üzerine yürüyüp sertçe almıştı beni sindiğim yerden, canımı yaktığı için tırmalamıştım ben de onu.. İyice sinirlenen kadın kapıyı açıp fırlatmıştı beni dışarı, binanın içinde zemine sertçe düşmüştüm...


Neyse işte çok uzattım sevgili günlük.. Binadan çıkıp sokağa kendimi dar atmış hızla koşmuş koşmuştum.. Bir daha evimin yolunu hiç bulamadım...


Geldim, bu şimdi kedisi olduğum Sardunya Sokağı’na yerleştim.. Alıştım buraya.. Çevremde kedi dostlarım da var iyi kötü.. Yiyecek ve su bulmayı da başarıyorum çok zaman... Ancak yine de zaman zaman uykuya daldığımda düşlerimde karnına pati pati yaparak annemin lezzetli sütünü emdiğim, kardeşlerimle alt alta, üst üste, düşe kalka, yuvarlana boğuştuğum zamanları gördüğüm oluyor da; o günüm hep tatsız ve mahzun geçiyor Sevgili Günlük...

Bu günlük bu kadar yazacaklarım... Yaşadıkça günlük olayları aktaracağım sana ama artık yalanmak istiyorum müsaadenle...

Sardunya Sokağının Kedisi

20/02/2021

Keditörün Önerisi

Kedinizin Güvenini Kazanın

04.02.2022

Kedilerin özgür ruhları vardır ve mesafeli olarak kabul edilebilirler, yine de bir insanla çok ...

Pire - Esra Bandırma

16.02.2021

İnsan popülasyonunun gün geçtikçe artıyor oluşu, dünyamızı daha kalabalık hale ...

Kediler Alemi

Kürküme Dokunma!

27.09.2021

Vahşice katledilen moda adı altında kullanılan savunmasız hayvanların kürklerinin hala ...

Bir Dosta Veda - Emek Ekşi

17.05.2022

Sevgi, canlılara sunulmuş muazzam bir hediyedir. Amansız bir yaşam savaşının döndüğü bu ...

Yaban Kedileri Geri Döndü

05.08.2021

Yaban kedileri yüzyıllar sonra Hollanda’ya geri döndü. Avlanma ve orman sayılarının ...

Hayvan Partisi

29.01.2020

Bu partiye üye olmak için hayvanları sevmeniz şart değil Türkiye’nin ilk ve tek Hayvan ...