Örgü şapka ile kedi beyni taraması yapıldı
02.10.2024Bilim insanları, örgü şapkalar sayesinde ilk kez bilinci yerindeyken kedilerin beynini ...
2009 yılı, Nisan ayıydı. Nasıl üzgünüm, nasıl kederliyim sadece kedisi olanlar bilir. Prenses isimli kedi kızımı, 18 yaşında toprağa vereli bir hafta ancak olmuş. Sepetini, kum kabını, küreğini hep atmışım. Bakmaya dayanamıyorum. Bir daha aynı üzüntüyü yaşamamak için artık “kedisiz” bir hayat düşünüyorum. Zaten genç de değilim. Bir kediye yine 18 yıl, 20 yıl bakacak ömrüm de olmayabilir.
Böyle düşünürken, ayağa kalkıp pencereden bir bakayım dedim. Baktım tam apartmanın önünde, sokakta, bir oğlan çocuk, elinde bir sopa bir şeyle oynuyor. Canlı mı? Cansız mı? Kuş mu? Bir oyuncak mı? Ne? Kedi desem çok ufak. Gözler de iyi görmüyor en iyisi aşağı inip bakayım dedim. Ayakkabımı giydim, anahtarlarımı aldım. Çocuğun yanına geldim ki, minicik bir kedi yavrusu. Bir tekir. Daha bebek!
“Nerede buldun bunu? Senin mi?”
“ Yoo... Şu bahçede buldum.”
Gösterdiği yer karşımdaki apartmanın kocaman bahçesi. Belki bir yerlerde annesi vardır diye dolaştım ortalığı. Öyle minik ki, tek elle tutuyorum. Hiç ses çıkartmıyor. “Miyav” bile demiyor. Gördüğüm çocuklara, hanım komşulara soruyorum.
“Komşum, bu yavrunun annesi var mı? Biliyor musunuz? Var mı emziren bir kedi?”
Kimse bilmiyor. Bir süre elimde minnakla dolaştım. Tekrar eve dönüyordum ki, tam o sırada, okul dağılmış, küçük bir kız, üzerinde okul önlüğü, alçak duvara dayanmış, az önce oğlan çocuğunun bahçede buldum dediği bahçeye bakıyor. Böyle bir şeyini kaybetmiş gibi.
“Ne arıyorsun bahçede?”
“A! Bu benim kedim! Bunu arıyordum.”
“Senin kedin mi? Senin kedinse ne işi var sokaklarda?”
“Ben okula giderken bu bahçeye bırakmıştım.”
Okula giderken minicik yavruyu o bahçeye niye bırakmış hiç bilmiyorum. Sonra o minicik şey o bahçede, saatlerce kız okuldan dönene kadar nasıl sağ kalabilmiş mucize. Çünkü dağ başı bir yerde oturuyoruz sürüyle sık sık köpekler geliyor, kedileri öldürüyorlar. Kızla biraz konuştum. Şu anda bir kısmı TOKİ’ye dönüştürülen, eskiden dere yatağı olan iki yanı dik vadide oturuyormuş.
“Madem senin kedin. Bir daha sokağa, bahçeye bırakma.”
kız aldı kedisini gitti. Ancak benim içim rahat etmedi. Alt katımdaki komşumun kızını aradım.
“Ya, bu kızın adını bilmiyorum ama bir gidip görsem acaba gerçekten kediye bakıyor mu? Gelir misin benle? Buluruz belki...”
O da gelirim dedi. Toprak yoldan aşağı indik, sonra dere yatağı denen toprak yolu geçtik. Gecekondularla ve kavak ağaçlarıyla dolu yokuşa tırmandık.
Soruyoruz;
“Küçük bir kız, siyah saçlı, kedisi var. Okula gidiyor. Şu boyda...”
Sarı çizmeli Mehmet Ağa!
Ama işte ismini bilmediğimiz halde kızı bulduk. Bir de ne göreyim kızın elinde minnak yavru. Yıkamış. Aksırıyor, tıksırıyor.
“Sen bunu oyuncak bebek yerine koymuşsun! El kadar şeyi ne yıkadın? Bak üşütmüş!”
Büyüyünce masraflı olur, mamasıydı, aşısıydı, sen yapamazsın, sen bunu bana ver filan deyince kız tamam dedi. Aldım o alış. Ama Hani artık kedi bakmayacağım ya! Prenses’imi sağlığında yıllardır götürdüğüm Kedi Hastanesi’ne götüreyim. Orada yuva bulur dedim. O gün hava da hiç unutmuyorum bir rüzgârlı, kazağım üstünde montum var, montumun içine soktum. Üstünü örttüm. Nasılsa çok minik, kedi sepeti, kutu bile gerekmedi. Hiç ses çıkartmıyor, hiç kıpırdamıyor. Ta Aktepe’den, önce Kızılay, sonra Aşağı Ayrancı’ya tek “Miyav” demeden, kıpraşmadan, kımıldamadan gittik. Bir yavru bu kadar mı uslu olur? Hiç mi ses çıkartmaz? Ancak, çok ufak olduğundan, orası da sonuçta hastane ve sürekli hasta kediler geldiğinden, hasta kedilerden bir hastalık kapmasın deyince doktorumuz, hak verdim. Öyle ya, zavallı bir de benim yüzümden hastalanabilirdi. Kedi biberonu, kedi süt tozu ile tekrar eve geldik. Yine hiç sesi çıkartmadan. “Miyav” demeden. Bu arada bir minik oğlan olduğunu öğrendim.
Eve getirdim kucağımda. Yine Hiç “Miyav” yok. Kıpırdamıyor bile. Evimiz iyi güneş alıyor. Doğru güneşin önüne halının üzerine koydum. Sıcacık oldu. Ertesi gün aksırık, tıksırık kesildi. Biberonu çok sevdi, ılık süt, ılık su karışımıyla bol bol süt içti. Evi öğrendi, oraya buraya zıplıyor, koşuyor, oynuyor.
Bir ay geçti, hadi dedim seni yuvalandıracağız. Yine Kedi Hastanesi’ne. Bunu bir camlı kafese koydular. Şaşkınım nasıl da şaşkın. Bir ay evdeydik. Şimdi burası neresi? Diyor. Hiç sesi çıkmıyor. Hiç miyavlamıyor. Onu bırakıp gideceğim. Ama kendimi doğurduğu bebeğini karakola terk eden vicdansız anneler gibi hissediyorum. Başladım mı ağlamaya! Sessiz sessiz ama gözler çeşme! Ve yapamadım. O zaman iki sekreter kız vardı.
“Kızlar ben yapamayacağım, bırakamayacağım.”
Ve böylece tekrar evimize gittik. İsim koymamıştım “Bebecik” diyordum. Sonra birkaç isim değişikliğiyle "Bücürük" koydum ismini. On yıl oldu. İyi ki, o gün onu orada bırakamamışım. Bu arada o küçük kızın ismi Ebru. Hiç unutmuyorum. Birkaç kez okula giderken, okuldan dönerken rastlaştık. “Kedi nasıl?” diye sordular ve gözüm gibi baktığımı, kocaman olduğunu öğrenerek sevindiler.
Bilim insanları, örgü şapkalar sayesinde ilk kez bilinci yerindeyken kedilerin beynini ...
Kahramanmaraş merkezli 10 ilde etkili olan 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremler sonrasında ...
Kediciler gün içinde kedisine nasıl vakit ayırmalı, neler yapmalı, bir gününü minik ...
10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü, 10 Kasım 1938 günü saat 09.05'te yaşamını yitiren, ...
Milli yüzücü Alper Sunaçoğlu, sokak hayvanlarıyla ilgili "katliam yasası" olarak ...
Kediyi torbaya koymak, zorunlu göçten mübadeleye, zorla evden uzaklaștırmaktan, yașlandın ...
İzmit Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürlüğü bünyesindeki Çınar Halk Masa personeli, ...
Uzun yumuşak tüyleri ve kocaman gözleri ile dünyanın en popüler kedi ırkları arasında yer ...
Çoğu makyaj ve kozmetik ürünlerinin üretimi için hayvanlar üzerinde deneyler ...
İnsanlar gibi, kediler de geniş bir duygu yelpazesinde yaşar ve kaçınılmaz olarak kendilerini ...
Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 18 yıl önce CHP Genel Merkezi'nde doğan ve ...
Kediler sempatik canlılar olsalar da başlarına buyruk tavırları ve inatçılıkları sebebiyle ...
Bilim insanlarının "Kediler sahiden zeki hayvanlar mı?" sorusuna yönelik çalışmaları ...
Kedimizin isim sayısını bularak onun kişiliği hakkında bilgi sahibi olabilir miyiz? ...
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesine her yıl Türkiye'nin birçok ilinden ...
Türk Hava Yolları’nın Bodrum-İstanbul seferini yapan uçakta bulunan İbrahim Tatlıses’in ...
Ciddi yaralanmalardan kaçınmak için kavga eden kedileri mümkün olan en kısa sürede ...
Kediler güçlü, dayanıklı ve daima dört ayakları üzerine düşen canlılar olarak bilinseler ...
Kedilerin nankör canlılar oldukları kesinlikle yanlıştır. Onlar sadece biraz fazla özgür ...
Kedi çene aknesi, kedilerde oldukça yaygın bir cilt sorunudur. Çene aknesi, bir kerelik bir ...
Kedinizi evinize ilk getirdiğiniz gün ve hatta ilk an, özel olduğu kadar dikkat gerektiren ...
Kedilerin 'nankör' olduklarına ilişkin inanışa, bilim insanlarından itiraz geldi. Biz ...
Türk Tabipleri Birliği (TBB), TBMM'ye sunulan ve sokak hayvanlarına ötenazi yapılmasını ...
Biz onu sosyal medyada “Betty’nin Patisi” hesabıyla tanıyoruz. Yaptığı eşsiz ...
Kediler, vücutları ve ruhları kadar naif ve hassas bir sindirim sistemine sahiptirler. Sık sık ...
Kırıkkale’nin Delice ilçesinde hayata geçirilen proje kapsamında sokak hayvanlarını evlat ...
Köpeklerin en bilinen özelliklerinden birisi ırkından bağımsız olarak sahiplerine karşı ...
Nyan Cat: Lost In Space (Tür: Platform macera, Fiyat: Ücretsiz, Platformlar: iOS 4.0 işletim ...
11 yılı aşkın süredir Suriye’de yaşanan savaş insanları etkilediği kadar, hayvanların ...
Mimari eseleri, kültürü, turistlik mekanları ile dünyanın gözü üstünde olan İstanbul bir ...
Sevgili kediciler, Bu yazımda sizlere nasıl insanlarla çalıştığımı tasvir etmeye ...
Kedilere seslenirken ‘pisi pisi’ deriz ve onlarında bize dönüp baktığını görürüz. ...
İnsanlarla kedileri arasındaki bağ olağanüstü bir şeydir. Onlar kaotik hayatlarımızda ...