Veteriner Hekim Olmak - Emek Ekşi

Veteriner Hekim Olmak - Emek Ekşi

Boğazımda bir yumru var. Sanki büyük bir parça takılı ve nefes alacağım alanı yok ediyor. Ciğerlerimin tüm gücüyle bir hava akımı yaratıp, fırlatıp atmak istiyorum. Fakat ince bir tıs sesinden başka bir şey çıkmıyor boğazımdan. Sulanmış gözlerimle doktora dönüyorum. Ona boğazıma berbat ve büyük bir şeyin takıldığını ve biraz daha beklersem boğulacağımı anlatmaya çalışıyorum. Doktor bana bakıyor ve bir şeyler söylüyor; bulanık bir uğultu, seslerin hiçbiri bir anlam ifade etmiyor. Boğazımı işaret ederek konuşmayı deniyorum fakat sesim anlamsız bir hırıltı. Hastanenin beyaz duvarları… Dezenfektan ve alkol kokusu…

Kimse beni anlamıyor, kimseyi duyamıyorum, görüntü bulanıklaşıyor. Zamanımın kalmadığını hissederek, evrimleşen muhteşem beş parmağımı kullanarak boğazımdaki yumruyu çıkarmak istiyorum. Fakat… Parmaklarımın yerinde kocaman tek bir toynak var! Değil onu işlevsel kullanmam, ağzımın yakınına bile götüremem! O anda farkına varıyorum ki bir atın bedenindeyim. Etrafımdaki insanlar bana endişeyle ve çaresizce bakıyorlar. Bu korkunç kâbustan uyanmak, kaçmak istiyorum. Panikle nefes alışlarım hızlanıyor, boğazımdaki dev yumrunun soluk borumdaki son aralığı kapatmak üzere kaydığını hissediyorum. Ciğerlerim havayı son kez vererek söndüğünde insanların sesleri anlamlı hale geliyor; bir çocuğun bana bilinçsizce verdiği küçük bir pet şişeden bahsediyorlar. İnsanların kederden haykırışlarıyla birlikte soluksuz bir karanlığa düşüyorum…

Ve uyandım. Kocaman bir nefes alarak yataktan fırladım. Gördüğüm rüyanın etkisiyle hızlı soluklar alarak sanki yaşama sıkıca tutunuyordum. Yerdeki halıda huzurlu uykusundan endişeyle başını kaldıran kedimi gördüm ve “Konuşamamak böyle bir şey, değil mi Susam?” dedim. Susamla beraber mutfağa girdik. Kendime büyük bir su bardağı doldurup masaya oturdum. Biraz düşünmek ve sakinleşmek istiyordum.

Veteriner hekimin ilk görevi hayvana hizmet etmektir. Hayvana hizmet edebilmek içinse onların içinde bulundukları durumu kavramak, acılarını dindirmek, hayat kalitelerini arttırmak gerekir.

Hayvanlar âlemi her zaman bir mucizedir benim gözümde. Çeşitlilikleri, yetenekleri, doğanın karşılarına çıkardığı her bir zorluğa ayak uydurmaları ve en çok da insanla kurdukları bağ büyüler beni. Her ne kadar belgesellerden ya da sokaktaki küçük dostlarımdan onları tanıyabilsem de dünyalarına tam anlamıyla girebilmiş hissetmiyordum. Fakülteyi kazandığımda onları daha yakından tanımam gerektiğini içten içe biliyordum. Birinci sınıfı bitirdiğimde, bana seçmiş olduğum bu yolda rehberlik edecek olan dostum karşıma çıktı. Sarman kedim Susam, beni bir adanın en ucunda, kuytu bir çay bahçesinde bekliyordu…

Muayene masasındaki rahatsız kıvranmalarla dönen, karnı şiş kediyi hatırlıyorum. Bir önceki gün, endişeli ve duyarlı bir hayvan sever tarafından getirilip önüme konan bu ıstıraplı hayvanı anlamam, doğru teşhisi koymam ve doğru tedaviyi uygulamam gerekiyordu. Bizler hastamıza sorular soramadığımızdan, ağrısının şiddetini, lokalizasyonunu meslek büyüklerim tarafından öğretilen metotlarla iz sürmem ve bir dedektif gibi veri toplamam gerekir.

Gri renklerle alacalı tekir kedi, hop oturup hop kalkıyor, yüzüme bakıyor ve sorunu kendi dilinde, serzenişleriyle anlatmaya çalışıyordu. Tıp bilgilerini, sırayla gözümün önünden geçen sığır, köpek, at ve kedi anatomilerini, olası rahatsızlık şüphelerimi bir kenara iterek yalnızca küçük dostuma baktım. Kramplara sebep olan bu ağrının ne zaman, nerede başladığını soramamak zor ve ümit kırıcı bir başlangıç oluyordu. Fakat bizler zaten bu sessiz iletişimi öğrenmek üzere eğitiliyoruz. Doğanın sesine kulak vererek görüyor, hissediyoruz… Gri kedinin kıvranmaları ara ara oluyor, bunun dışında kırpıştırdığı gözleriyle, sevmem için uzanan boynuyla onun en azından dışarıdan bakıldığında çok patolojik bir durumda olmadığını hissedebiliyordum. Kocaman karnı ve belirli aralıklarla inlemesi dışında sağlıklı bir kedinin merakını ve durumunu taşıyordu. Kocaman bir karın, aklımıza FIP hastalığını getirir. Fakat bu, ilk bakışta hekimin aklına düşen teşhis olasılıkları listesindeki bir maddedir yalnızca. Ayrıntılı bir fiziksel muayene ve kan tahlili, röntgen gibi yardımcı muayene yöntemleriyle beraber teşhise doğru gidilir ve tanı konulduktan sonra tedaviye geçilir.

Tedaviye geçildiğinde ise muayene masasının üzerindeki canlının türüne dikkat etmemiz gerekmektedir. Bazı ilaçlar vardır ki kuşlarda ya da tavşanlarda kullanamayız. Doğanın ortaya çıkardığı canlı zenginliğinde bizler, her bir canlının fizyolojisini, metabolizma özelliklerini iyi bilmek ve bunlara her daim hakim olmak durumundayız.

Gri kediyle teskin edici bir ses tonuyla konuşarak fiziksel muayeneme başladım. Küçük dostum eğer dilimizi konuşabilseydi, iştahında bir değişim olup olmadığını, bu ağrının tam olarak nerede başladığını, tuvalete çıkmakta güçlük çekip çekmediğini şüphesiz ki benimle paylaşabilirdi. Fakat böyle bir imkanımız olmadığından, gözlerim, ellerim yani duyularımın bana getireceği bilgilere muhtaçtım. Sıra şişkin karın bölgesine geldiğinde karanlıkta yolunu bulmaya çalışan biri edasıyla nazikçe yaklaştım. Şu ana kadar duyularımın verdiği izlenimle belli belirsiz bir fikir doğuyordu kafamda; sen acaba gebe olabilir misin kedicik? Bu ağrıların doğa ananın sana verdiği görevden kaynaklanıyor olabilir mi? Ve ardından küçük kafataslarını elimle hissettim. Orada, o küçük tüylü bedenin içinde gelişmekte olan yeni canlar, dünyaya gelmeye hazır olmak üzereydiler.

Muayene protokolümü tamamladıktan sonra kediciğin çok yakında yavrularını karşılamaya hazırlandığı anlamış olduk. Birkaç günün ardından 6 yavru annelerinin tüyleri altında huzurla yatıyordu. Anne kediyle göz göze geldiğimizde bir kez daha iletişim kurabilmemiz için kelimelere ihtiyacımız olmadığını anladım. Sadece kulak vermek ve anlaşılmayanın kendini ortaya çıkarması için iyice dinlemek gerekliydi.

Öğrenciyken girdiğim sınavların, sorumlu olduğum kitapların altında ezilip kalacağımı sanırdım hep. Kocaman bir okyanustu veteriner hekimlik. Onun da ötesinde, nasıl öğrenecektim okumayı bu sessiz dili? Korkularımın gölgesinde bana yolu ilk gösterenin bir kedi olacağını kim söyleyebilirdi! Bir hayvanın hislerini, kocaman sarı gözlerden görülen dünyayı anlamayı kedim Susam öğretti…

Akşamları evime dönerken hep aynı hisle çıkarım klinikten; dünyanın ne kadar zengin, ne kadar hayat dolu olduğunu fark ederek. İnsan yüksek parmaklıklı sitelerinde, yollara çizilmiş beyaz işaret levhalı karayollarıyla kendine suni bir gerçeklik yaratsa da asıl evinin bir çınar ağacının gölgesinde, bir köpekle kurulan dostlukta, ekilip biçilen toprakların doyuruculuğunda olduğunu asla değiştiremez. Soluduğumuz havayı, bu dünyanın dokusuna eşsiz bir biçimde uyan canlılarla paylaştığımızı her gün fark edebildiğim ve başka bir varlığın gözlerinden hayatı keşfedebildiğim için; bir canlının anlamlandıramadığı acıyı durdurmak, yarasını iyileştirmek, yeniden iştah duyabilmesini, hayatı merakla keşfetmeye devam etmesini sağlayabilmek… İşte bu yüzden veteriner hekim olmak harika bir his…

07/07/2022

Keditörün Önerisi

Barınaktan Evlat Edinmek

20.09.2021

Kimsesiz veya terk edilmiş dostlarımıza sıcak bir yuva açmak için barınakları ve sokakları ...

Kediler Alemi

Karoş

27.03.2021

Doktorum “Alma” demişti. “Onun sorumluluğunu kaldıramazsın, zaten yeterince problem var ...

Bir Rüya Gibi

03.07.2023

Kediler ile yaşamak bir Kedici için rüyalar aleminde olmaktan farksızdır. Kediler uyurken ...

Kedili Seyahat

04.02.2023

Evcil dostlarımız seyahat etmekten hiç hoşlanmazlar. Genel olarak değişikliği ...

Kediler Neden Ot Yer?

01.10.2021

Etobur olan kedileri ot yerken gördüğünüzde biraz şaşırmış olabilirsiniz. Peki, kedilerin ...