Kediler Evcil Midir?

Kediler Evcil Midir?

Son genetik ve arkeolojik araştırmalar, ev kedilerinin düşündüğümüzden daha vahşi olduğunu gösteriyor.

William Burroughs, "Kediler hizmet sunmaz.” diye yazmıştı: "Kediler kendini sunar.”  Üstelik de bunu özür dilemeyen bir kararlılıkla yapıyorlar. Bir kediyi coşkuyla selamlarsınız ve O size birkaç telaşsız göz kırpmadan başka bir şekilde yanıt vermeyebilir. Daha sonra, siz çalışmaya çalışırken kucağınıza, klavyenize ve dikkatinize hükmedecek, sürekli mırıldanacaktır. Kediler sabahları yemek kasesinin önünde “Beni doyur!” dercesine miyavlayacak ve öğleden sonra koridorda günlük yürüyüşüne çıkacaktır. Köpekler bize itaatkar olma derecesinde bağımlıdır, ancak kediler sürekli olarak ilişkimizin erdemlerini ve ev hayatındaki rollerini yeniden değerlendiriyor gibi görünüyor. “Kediler evcilleştirildi mi?” arama motorunun otomatik tamamlama önerilerine göre hayvanlar hakkında Google'da en sık sorulan sorulardan biridir.

Bu, bilim insanlarının da sorduğu bir soru. Son arkeolojik keşiflerden ve genom dizileme çalışmalarından elde edilen bilgilere dayanan en son cevap, kedilerin yarı evcil olduğudur. Geleneksel bilgelik, eski Mısırlıların, sadece dört bin yıl önce, kediyle ilk bağ kuran insanlar olduğunu söylüyor. Ancak 2004 yılında, Kıbrıs'ta çalışan bir Fransız araştırmacı ekibi, yan yana gömülü bir insan ve bir kedinin 9 bin 500 yıllık kalıntılarını ortaya çıkardı. Geçen yıl, Çin'deki 53 bin yıllık bir yerleşim yerindeki kedi kemikleri ve dişlerinin analizi, hayvanların kemirgenler, tahıllar ve insan yemeklerinin artıklarını yediğini gösterdi. Görünüşe göre, tarımın gelişini takiben, Yakın Doğu ve Asya'daki yaban kedileri, fare ve sıçanların bol olduğu çiftliklerin ve tahıl depolarının yakınında toplanmaya başlamış gibi görünüyor. İnsanlar bu gönüllü yok edicileri hoşgörüyle karşıladı ve yaban kedileri insanlarla giderek daha rahat olmaya başladı. Bu ilişki ister beş, ister on bin yıl önce başlamış olsun, kanıtlar kedilerin neredeyse kırk bin yıldır yol arkadaşımız olan köpekler kadar uzun süredir evcil alanımızın bir parçası olmadığını gösteriyor.

İlk başta kedi, medeniyetten yararlanmak için evrimleşen bir başka fırsatçı yaratıktı. Esasen yakaladığı kemirgenlerin daha büyük bir versiyonuydu. Tarih çizgisinin bilinmeyen bir yerinde, insanlar kedilere hoşgörülü olmaktan, onları evlerine kadar sokmaya geçtiler, ekstra yiyecek ve uyumak için sıcak bir yer sağladılar. Peki niye? Belki de kedinin doğuştan gelen uysallığa yatkınlığı ve doğasında bulunan faunal çekiciliği yüzünden (Japonların kawaii dediği şey). Otuz sekiz ya da daha fazla yaban kedisi türünün fotoğraflarına bakın ve onu kanepede kıvrılmış olarak hayal etmenin ne kadar kolay olduğuna şaşırabilirsiniz. Köpekler muhtemelen kendi evcilleştirmelerini yiyecek artıkları aramak için kamp ateşlerinin etrafında dolaşarak başlatmışlardır. Atalarımız hızlı bir şekilde bu fırsatı faydalı görevlere dönüştürdü, köpekleri korunmak, avlanmak ve sürüyü kontrol etmek için yetiştirirken, kedilerden asla fazla bir şey istemediler. Ayrıca kedi ırklarını çeşitlendirmekte de yavaş davrandık. Birçok köpek, at ve sığır ırkı 500 yıldan daha eskidir, ancak belgelenen ilk kedi meraklılarının gösterisi 1871'e kadar, Londra'daki Crystal Palace’tan önce gerçekleşmemişti ve çoğu modern kedi ırkı ancak geçmiş elli yılda ortaya çıktı.

St.Louis’deki Washington Üniversitesi'nden bir genetikçi olan Wesley Warren, bu nispeten kısa ve yumuşak seçici üreme döneminin kedi genomunda kendini gösterdiğini söylüyor. Geçen yıl yayınlanan bir çalışmada, Warren ve meslektaşları, Cinnamon adlı bir Habeş kedisi de dahil olmak üzere çeşitli yaban kedilerinden ve evcil kedi ırklarından DNA analiz ettiler. Genetik olarak, kedilerin yaban kedisi atalarından köpeklerin kurtlardan çok daha az ayrıldığını ve kedi genomunun çok daha mütevazı yapay seçilim imzalarına sahip olduğunu doğruladılar. Kediler ayrıca köpeklerden daha keskin avlanma becerilerine sahip olduklarından, terk edilmiş kedigillerin herhangi bir insan yardımı olmadan hayatta kalma olasılıkları daha yüksektir. Bazı ülkelerde vahşi kediler rutin olarak yaban kedisi kuzenleriyle ürerler. Warren, "Hala çok fazla genetik karışım var" diyor. “Kurt ve köpek arasında gördüğünüz gerçek farklılaşmaya sahip değilsiniz. Köpeği en iyi kıyaslama olarak kullandığımda, modern kedi benim tam anlamıyla evcil diyebileceğim bir kedi değil.”

Fakat tüm araştırmacılar aynı fikirde değil. Oxford Üniversitesi'nde paleogenetikçi ve arkeolog ve evcilleştirme uzmanı olan Greger Larson, "Hayvanlardan yarı ya da tamamen evcilleştirilmiş olarak bahsetmenin mantıklı olduğunu düşünmüyorum" diyor. "Tanımlamaya çalıştığınız herhangi bir eşik mutlaka keyfi olacaktır." Larson, hem bitkilerin hem de hayvanların evcilleştirilmesi hakkında kapsamlı yazılar yazan Smithsonian Enstitüsü'nden bir arkeolog olan Melinda Zeder'in görüşlerine katılma eğiliminde. Zeder, evcilleştirmeyi, insanlar ve başka türler arasında süregelen bir simbiyoz olarak nitelendirirken “Karşılıklı olarak faydalı olan bir tür anlaşma” diyor. Bu ilişkinin birçok yolu izleyebildiğini ve katalogladığı farklı sonuçlarla sonuçlanabileceğini savunuyor. Bazen insanlar, yavaş yavaş bir av türünü (koyun, keçi, sığır) evcilleştirir veya atlarda yaptığımız gibi av olmayan hayvanları kasıtlı olarak vahşi doğadan uzaklaştırır ve belirli bir amaç için yetiştirir. Diğer durumlarda açlık, vahşi bir hayvanı -köpekleri, tavukları, kobayları, kedileri- giderek insanlara karşı hoşgörülü hale geldiği insan toplumuna çeker. Tek bir yerli soy bile değişen derecelerde bağımlılık ve bir dizi mizaç içerebilir.

"Kediler evcilleştirilir" diyor Zeder. “Ama bence insanların kedilerle ilgili kafasını karıştıran şey, onların hala vahşi atalarının mesafeli davranışlarından bazılarını taşımalarıdır. Bazen sizi hiç umursamıyorlar, ama onlar sizin nişinizin* bir parçası. Kediler onlar için her şeyi yapmamızı sağlar. Çöplerini temizleriz, okşarız, onlara hayran kalırız, ancak köpeklerin aksine, sürekli olarak memnun etmek ve ihtiyaçlarımızı karşılamak zorunda değildirler. Muhtemelen nihai evcil hayvanlardır.”

Ben büyürken, California'da Jasmine adında bir smokin kedim vardı. Onu aradığımda, bazen olduğu yerde durur ve sanki bu toplantının tamamen onun fikriymiş gibi davranmaya ihtiyacı varmış gibi koşmadan önce birkaç dakika bana bakardı. Olmak istediğinde inanılmaz derecede şefkatliydi, ama zamanının çoğunu yalnızlık içinde geçirdi. Çoğu gibi o da bir pencere pervazına ya da yanına tüneyip saatlerce dışarıyı incelemeyi severdi. Bu davranışın özünde kedigil olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum: İnsan evinin sınırında dengelenmiş, yalnız ve halinden memnun, ancak tüm duyuları ötedeki dünyaya ayarlanmış, uysal bir etobur.

*niş (niche)

Yazı: Ferris Jabr (The New Yorker)
Çeviri: Abdulhalim Karaosmanoğlu

24/09/2021

Keditörün Önerisi

Kediler Alemi

Bu Mama Bozuk Mu?

29.12.2022

Raf ömrü olan kedi mamalarının, bozuk olup olmadığını anlamanız kedilerin sağlığı ...

Kedici Rutini

21.07.2021

Kediciler gün içinde kedisine nasıl vakit ayırmalı, neler yapmalı, bir gününü minik ...

30 Ağustos Zafer Bayramı

30.08.2021

30 Ağustos Zaferi milli birlik ve beraberlik ruhu içerisinde bağımsızlık meşalesinin ...

Dumanlı Pars - Fulya Köse

12.02.2021

Dumanlı pars (Neofelis nebulosa) veya Bulutlu leopar, kedigiller (Felidae) familyasından ...

Kedi Masajı

21.03.2023

Her zaman o size masaj yapacak değil.. Bu sefer sıra sizde! Bizce evcil dostunuz, küçük bir ...

Geveze - Tuğba Sancak

08.04.2021

İlayda, babasının tayini çıktığı için başka bir okula gitmek zorunda kaldı. Eski ...

Uzay Gözlü Kedi Pico

13.02.2022

Norveç Ormanı kedisi Pico, trafik kazası geçirdikten sonra çaresiz ve yalnızdı, ancak ...