Milli yüzücü Alper Sunaçoğlu'nun protesto yüzüşüne valilik engeli
05.08.2024Milli yüzücü Alper Sunaçoğlu, sokak hayvanlarıyla ilgili "katliam yasası" olarak ...
Ajda Pekkan: ‘’Dünya ile Entegrasyonum Sadece Savunmasız Canlılarla Olabiliyor’’
Sanat camiasında kedi denilince ilk akla gelen isim, Ajda Pekkan. Türkiye’ye damgasını vurmuş bir sanatçı. Onu biz sadece beyaz İran kedisi sahibi olarak bilirdik ama öyle değilmiş. Tam bir hayvan sever, hem de hayatını adayacak kadar. Sessiz sedasız, onlarca yardıma muhtaç her türden hayvana bakıyor. Hayvanlarla ilgili her projenin içinde olmak, katkı vermek istiyor. Belki bakarsınız ileride bir vakıf bile kurabilir, Türkiye’nin Brigitte Bardot’su olur. Ama sanat yaşamına onun kadar erken veda etmeyeceği de çok açık. Hâlâ çok güzel ve çekici, üstelik de enerjik. Röportaj süresince yerinde durmadı. Bu arada röportajın mekanı Zekeriyaköy’de bir çiftlik. İçerisi bir hayvanat bahçesinden farksız. Tek fark var, bütün hayvanlar özgür. Hepsi iç içe yaşıyorlar. Ceylanlar, yabani keçiler, kuğular, sülünler, tavus kuşları, midilliler, kaplumbağalar, köpekler, daha birçok hayvan... Hepsi çok bakımlı, sağlıklı ve mutlular. Hepsi insanlara alışmış, cana yakın. Bu mini hayvanat bahçesinde olmayan tek canlı vardı, o da kedi. Şaka gibi. Neyse ki kedici fotoğraf sanatçımız Salih Bey’i Ajda Hanım’ın kedisi yaparak bu boşluğu doldurduk ve çok zevk aldığım röportaja başlayabildik.
İlk nasıl kedi sahibi oldunuz?
Valla bu genetik bir şey herhalde, doğduğumdan beri kediciyim, daha doğrusu hayvanseverim. Yani o sonradan olmuyor. Evimde hep bir kedi oldu ve bu zaman içinde birçok kediye dönüştü. Aslında kedimi kaybettikten sonra bu kadar kedi sever oldum. O kedimin ölümüne yardımcılarım kaza ile sebep oldu. Ondan sonra delirdim ve hep onu aradım. Ne kadar tatlı ve şeker olduklarını, bizlere ne kadar uyum sağlayabildiklerini öğrendim. Sadece kedi değil, bütün hayvanlar, köpek, yunus, fil, bütün canlılar için geçerli bu. Ben çevreciyim aynı zamanda, o yüzden bu misyonu da üstlendim kendi içimde. Bilmiyorum, dünya ile benim entegrasyonum, dediğim gibi sadece savunmasız canlılarla olabiliyor.
Kediniz ve kendiniz arasında ortak yönleriniz var mı?
Var tabii. Kedi gibi özgürlüğüme çok düşkün, köpek gibi sadığımdır. O yüzden her ikisini de çok seviyorum. Hem özgür olup hem sadık olmak nasıl oluyorsa... Biraz paradoks oldu ama öyle hissediyorum.
Sanatın birçok dalında kediler sanatçıya ilham veriyor. Sizde de böyle bir etkileşim oldu mu?
Tabii ki oldu. Çok şahsiyetli bir hayvan. İstediğinde insana gidiyor, istemediği zaman gitmiyor; artı çok estetik. Davranış biçimi, seçiciliği çok hoşuma gidiyor. Karakterli bir yapısı var, köpekten çok ayrı. Kediler çok farklı karakterlerde olabiliyor.
Bazıları munis bazıları agresif olabiliyorlar ama bu hiç önemli değil. İnsan gibi hayatı bilerek, koşullandırılıp yaşamadıkları için, kendi doğaları gereği yaptıklarını hoş görebiliyorum. O kadar küçücük yaşta hayatı algılıyorlar, öğreniyorlar, tepkileri anlıyorlar ki... O yüzden çok seviyorum ve anlıyorum onları ama insanlar anlamıyor.
Bir kedi olsaydınız nasıl bir kedi olurdunuz?
Aynen beni gördüğünüz gibi bir kedi olurdum. Bütün özellikleri bende var. Munis kedi olurdum. Hayatı güzel algılamayı, almayı seven bir kedi olurdum. Her zaman negatif olmamaya çalışırdım. Benim evimdeki hayvanlarım da öyle; hepsi birbirleriye çok iyi geçinirler, hiç kimse kimseyle kavga etmez, davranış biçimleri çok düzgündür.
Kedinizle köpeğinizle nasıl bir ilişkiniz var?
Kedimle ben onu, o da beni görmek isteği zamanlar birlikte oluyoruz. Onu çok bebekken aldığım için hep süt emmek istedi ve beni annesi zannediyor, sürekli bana emme hareketi yapıyor. O benim oğlum, her sabah yatağa gelir. Tişörtlerim mutlaka emme hareketi sonrası ıslanır. Sabah yataktan kalktıktan sonra kahvaltı ritüelinde o da gelir; onun da ritüeli çiki çiki emmedir. Bu demektir ki “Biz hâlâ iyiyiz, sen hâlâ benim mamimsin değil mi?” Ben de “tabii ki” derim. Köpeğimi o zaman yatağa almıyorum, kedim yatağa çıkabilir ama. Ona serbest. O başka bir şey benim için. Ama şimdilerde köpekleri, kedilerden daha çok seviyorum. Çünkü onları horluyorlar ya sokaklarda, çok üzülüyorum. Kedi yine kendini kurtarmasını biliyor atlayabiliyor, zıplayabiliyor, bidonları karıştırıp içlerinden bir şeyler bulabiliyor, sempatik olup kendini sevdirebiliyor. Köpekler ise yardıma muhtaç ve ürkekler. Kedim Beyaz ben iki üç gün evde olmayınca hemen eski samimiyetini göstermez oluyor. Tam oğlan çocuğu. Kendini bana gösterip hemen kaçıyor. Sen gel bakalım benim peşimden diyor, sen madem bana sormadan gittin… Köpek öyle değil, o her zaman yanıma geliyor. Orada bir enterasan durum var. Küçük köpeğim Maltiz çok şirin, bir de bana aşık. Biliyorsunuz köpekler sahiplerine hep aşık. Bazen düşünüyorum da Ajda Pekkan’ım diye mi aşık? Acaba beni tanıyor mu?
Dünyada hayvanları korumak için neler yapılabilir?
Bu bir sosyal sorumluluk projesi haline gelmeli. Tabii ki herkes hayvanları kendine göre, yaşam koşullarına göre seviyor, koruyor, himaye ediyor. Ne yapmak lazım, birlik olmak lazım. Niçin Kanada’daki fokları öldürüyorlar, ona cevap bulamıyorum. Neden İspanya’da boğa güreşleri oluyor ona cevap bulamıyorum. Neden Meksika’da hayvanların boynuna ip takıp sadistçe zevk alıyorlar ve herkes o arenalarda alkış tutuyor? Dolayısı ile önce dünyanın kendi içindeki patolojisini halletmek lazım, insanların sadist/mazoşist halini çözmek lazım, önce insanları toparlamak lazım, çünkü onlarla yola çıkılıyor zaten. Bizler insanlar olarak o savunmasızlara muhtaçlara yardım etmeliyiz. Mesela yazın kuşlar çok susuyorlar, onlara her köşede su ve yem koymak lazım. Bunları anlatmak lazım, bu konuda eğitmen olmaya razıyım, hiçbir karşılık beklemiyorum.
Herhangi bir projede, benim de içinde olmam gereken bir projede her zaman var olmak isterim.
Çünkü yardım etmek istiyorum. Sevmek başka. Mesela insanlar çocukları okul bitiriyor diye hediye olarak hayvan götürüyorlar. Hayvan hediye değildir. Cansız bir obje, evet, ama canlı bir obje hediye olamaz, çünkü karşıdaki insan onunla ne kadar empati kurabilir veya onu ne kadar sevebilir, ne kadar kıymet verebilir kimse bilemez. O yüzden böyle şeyler riske edilmemeli ve bence hayvan hediye edilmemeli. Petshop’lar daha özenli olmalı, hijyenik olmalı. Hayvanlar köle ticareti yapar gibi kullanılıyor, bunlara sahip çıkmak lazım, hayvan haklarına değer vermek lazım. Hayvan nedir diye çocukları küçük yaşta eğitmek lazım. “Köpek havlıyor, dokunma. O seni ısırır!” Hayır ısırmıyor, köpek zarar vermedikçe hiçbir şey yapmaz, hiçbir hayvan yapmaz. O köpeğin yavrusu varsa yavrusunu korumak için havlayabilir ama bu kötü niyetli birşey değil. Her aile çocuğunu bir hayvanla büyütürse, o çocuğun ileride çok düzgün bir çocuk olacağına inanıyorum. Yoksa hayvan sevgisinden çevre sevgisinden mahrum kalmış sadece müzik, araba, para materyal değil hayat. Daha emtia olarak bakıyorlar. Ya da ben çok romantik, insanca bakıyorum ama öyle bakıyorum. O yüzden de bu bakış bana ayrı bir huzur veriyor. İşimde çok mutluyum, kendi içimde çok mutluyum. Zaten o ruhumdaki mutluluk psikolojik olarak benim yüzüme, bakışıma, insanlarla olan sinerjime yansıyor. O nedenle kendimi bu konuda her türlü yardıma hazır bir insan olarak görüyorum. Farkındayım ki yapabilirim ve hazırım.
Kendinizi hayvanlara bu kadar adadınız... Bu duyguyu tetikleyen ne oldu?
Zaman içinde insanların hayvanlardan çok hoşlanmadıklarını, sevmediklerini, canlı oyuncak gibi gördüklerini fark ettim. O yüzden de onları koruma altına almayı ilke edindim kendime. Çünkü onların, korunmaya ihtiyacı olan canlılar olduklarını gördüm. Yine çok meşhur bir söz, insanları tanıdıkça hayvanları daha çok sevdim. Tabii ki bir eve sığmaları imkansız. Yaşadığımız koşullarda bir sürü hayvana bakmak, onlara da acı veriyor. Çünkü onlar bu dünyanın güzelliklerinden, nimetlerinden istifade edemiyorlar. Sadece bir apartman katına tıkılmış olarak, doğal yaşamlarını yaşayamıyorlar. Dört duvar içinde hayvanlar mutsuz oluyor. Tabii ki o şartlarda yaşatan insanlara da buradan sonsuz teşekkür ediyorum, onları alıp korudukları ve yaşam hakları verdikleri için. Ben de sokaktan topluyorum ve sonunda bir sürü kedim köpeğim oldu. Petshop’lardan da aldım. Kötü petshop’lara çok karşıyım, dünyada da bu şekilde hayvanlara çok acı çektiriyorlar; hayvanlar sıcak hava koşulları hijyenik olmayan ortamlarda hastalık kapabiliyor. Ben zaman içinde hem veteriner asistanı hem de koruyucu anne oldum. Hayvanlara yapılan zulüm bana çok acı veriyor. O yüzden de deli gibi kendimi işime veriyorum, çalışıyorum, nefes almadan çalışıyorum, yoruluncaya kadar çalışıyorum ve ondan sonra da uyuyorum. Herşeyi unuttuğumu sanıyorum, ama tabii ki öyle olmuyor, hep elim üstlerinde.
Bana kalsa, mümkün olsa dünyadaki bütün hayvanları kendi korumam altına alacağım, öylesine çok seviyorum, sadece onlar için yaşıyorum, hayatta başka hiçbir amacım yok. Hayvanlar ve ben…
Fotoğraflar: Salih Güler
Milli yüzücü Alper Sunaçoğlu, sokak hayvanlarıyla ilgili "katliam yasası" olarak ...
Kedilerde görülen agresif yanıtlar türün doğal davranışı ile ilişkilendirilir. Bunlar ...
İskoçya'nın Aberdeen şehrinde 10 yıl önce kaybolan Forbes isimli kedi, mikroçip taramasında ...
Kediler, vücutları ve ruhları kadar naif ve hassas bir sindirim sistemine sahiptirler. Sık sık ...
Kediler de tıpkı insanlar gibi duygularını belli etmek için birçok yöntem kullanır. ...
Patilerinde kibir, miyavında gramer, görkemli kuyruğunda ben-sevgisi eriyor. Cam mavisi gözleri ...
Çoğu kedi bilindiği gibi seyahat etmeyi çok sevmez, genellikle kendi bölgelerine güçlü bir ...
Radyo D’nin, “CANLI DOSTLARIMIZ” adlı programına beş yıldır hayat veren isim, “Sarı ...
Evdeki kedinizle güçlü bir duygusal bağ oluşturmak istiyorsanız, sokaktaki dostlarınızla ...
Kedinizin fotoğrafları, videolarıyla dolu bir galeriniz var biliyoruz! Kediciler, onun her ...
Adı “Ankara Tavşanı” olmasına rağmen, bırakın Türkiye’yi Ankara’da bile Ankara ...
İnsanoğlu tarihin değişik dönemlerinde farklı inanışları ve ritüelleri benimsemiş, ...
Finlandiya’da bulunan Helsinki Üniversitesi araştırmacılarının belirli kedi cinslerinin ...
Kedileri biraz olsun tanıyorsanız yapmak istemedikleri bir şeyi onlara yaptırmanın, onları ...
Nazca şehrinde yapılan keşifle ilgili yapılan açıklamada, arkeologların antik sit alanında ...
Trombüs büyük kan pihtisini ifade eder. Tromboemboli de kediler de kan pıhtılarının kaç ...
Kedilerde çene aknesi, nedeni yeterince anlaşılmayan bir foliküler keratinizasyon ...
Ailemizin biricik yaramaz çocuğunun bizlere öğrettiği ne çok şey var aslında. Her biri ...
Kediciler ve köpekçiler vardır ya... Birini seven ötekini sevmez falan... Ben de bunu ...
OHHAD Yönetim Kurulu, Türk Veteriner Hekimler Derneği Başkanlığına seçilen Gülay ...
Kedicilerin zaten bildikleri bu gerçek, bilimsel bir çalışma ile de kanıtlandı. Toplumda ...
"Bugün 4 ekim hayvanları koruma günü" bir değil her gün onları sevelim, koruyalım ve en ...
Size herhangi bir şekilde kötü davranan ya da zarar veren bir yabancıya köpeğinizin ...
Kedilerle beraber yaşamak harikadır ancak bir o kadar da sorumluluk gerektirir. Unutmayın onlar ...
İyi bir yaşam herkes için güzeldir, herkes için haktır... Bir süre önce kentin ortasında ...
Geçtiğimiz günlerde dünyaca ünlü bir bilim dergisi olan Nature Scientific Reports dergisinde ...
İran'ın başkenti Tahran'da farklı cinsteki kedilere ev sahipliği yapan kedi müzesi, ...
Londra Manchester seferini yapacak hızlı trendeki kedi tüm yetkililere heyecanlı anlar ...
Özgür, başına buyruk takılmayı seven kediler, tıpkı insanlar gibi birçok şeyden ...
Norveç'te kedisinin davranışlarından şüphelenip doktora giden ve kanser olduğunu öğrenen ...
Vahşice katledilen moda adı altında kullanılan savunmasız hayvanların kürklerinin hala ...
Tüm farklılıkları ile şüphesiz çok özeller. Kimi zaman beklenmedik anda omzumuzda ...
Mısır (Egyptian) Mau Kedisi, küçük-orta boylu, kısa tüylü bir kedi ırkıdır. Aynı ...